Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ZEMAİM : Ottoman Turkish

(Zemime. C.) Kötü haller. Beğenilmeyen, sevilmeyen hal ve hareketler

ZEMAM : Ottoman Turkish

(Bak: Zimam)

ZEMAN : Ottoman Turkish

Zaman, devir, vakit, çağ, mevsim, mehil.(Levh-i Mahv-İsbat ise, sâbit ve dâim olan Levh-i Mahfuz-u Azam'ın daire-i mümkinatta, yâni mevt ve hayata, vücut ve fenâya daima mazhar olan eşyada mütebeddil bir defteri ve yazar bozar bir tahtasıdır ki, hakikat-ı zaman odur. Evet herşey'in bir hakikatı olduğu gibi, zaman dediğimiz, kâinatta cereyan eden bir nehr-i azimin hakikatı dahi Levh-i Mahv-İsbat'taki kitabet-i kudretin sahifesi ve mürekkebi hükmündedir. S.)

ZEMAN-I MEDİDE : Ottoman Turkish

Pek uzun zaman

ZEMAN-I VUSÛL : Ottoman Turkish

Varma zamanı

ZEMANE : Ottoman Turkish

f. şimdiki zaman. * Vakit, devir. * Tâlih, baht, şans

ZEMANE(T) : Ottoman Turkish

Belâ, musibet, âfet. * Bedenin bir azası eksik veya kötürüm olma

ZEMANEN : Ottoman Turkish

Zamanca, zaman bakımından. * Vaktinde, vaktiyle

ZEMANİYAN : Ottoman Turkish

f. İnsanlar. Beşer

ZEMANÎ : Ottoman Turkish

Zamanla ilgili, zamana ait

ZEMAR : Ottoman Turkish

Kamışa (ney'e) üfleyen

ZEMARE : Ottoman Turkish

Savt, ses, sayha, bağırış, çığlık

ZEMBİL : Ottoman Turkish

üyük sepet

ZEMCA : Ottoman Turkish

Kuş kuyruğunun çıktığı yeri

ZEMCERE : Ottoman Turkish

(C.: Zemâcir) Şiddetle çağırmak

ZEME : Ottoman Turkish

(C.: Zemmâm) Suyu az olan kuyu. * Tenbellik

ZEMEC : Ottoman Turkish

Gadap etmek, hiddetlenmek, kızmak. * Doldurmak

ZEMEL : Ottoman Turkish

Bir yanı üzerine çöküp öbür yanını yukarıya kaldırarak koşmak. * Devenin ayağına ârız olan aksaklık. * Su tulumunun sarkması

ZEMEN : Ottoman Turkish

Zaman, vakit

ZEMER : Ottoman Turkish

İnce saçlı. * Bahadır, kahraman, yiğit kimse

ZEMEYAN : Ottoman Turkish

Acele

ZEMHA : Ottoman Turkish

Yaramaz huylu, bahil kimse

ZEMHARE : Ottoman Turkish

(C: Zemâhir) Ok

ZEMHERİ(R) : Ottoman Turkish

Karakış dönümünden (12 Aralıktan) 31 Ocağa kadar olan şiddetli soğuk devresi

ZEMHERİR : Ottoman Turkish

zemheri, şiddetli soğuk devresi