Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ZEMİL : Ottoman Turkish

Bir adamın hayvan üzerinde iken ardına binmiş olan adam

ZEMİM : Ottoman Turkish

Burun suyu, sümük. * Koç ve teke zekerinden akan bevl. * Koyun emziğinden akan süt

ZEMİME : Ottoman Turkish

Zemme müstehak olan. Beğenilmeyen kötü hal ve hareket

ZEMİME : Ottoman Turkish

kötü hâl ve hareket

ZEMİN : Ottoman Turkish

f. Yer. Yeryüzü.* Meydan. Satıh. * Tarz. Eda. *Mevzu

ZEMİN Ü ZAMAN : Ottoman Turkish

Vakit ve yer. * Münasebet. Mevzuya veya mes'eleye olan uygunluk, hâl, vaziyet

ZEMİN-BUS : Ottoman Turkish

(Saygı ve hürmetten dolayı) yeri öpme

ZEMİN-DÂR : Ottoman Turkish

(C: Zemindârân) f. Hâkim. Vâli

ZEMİN-İ ŞURE : Ottoman Turkish

Çorak yer

ZEMİN-KUB : Ottoman Turkish

f. İkide bir ayağını yere vuran çengi, rakkase. * Yer tepici olan at, deve, katır ve benzeri hayvanlar

ZEMİR : Ottoman Turkish

Bahadır, kahraman, yiğit

ZEMİSTAN : Ottoman Turkish

f. Kış. Kış mevsimi

ZEMİSTANÎ : Ottoman Turkish

f. Kışlık. Kış mevsimine ait

ZEMK : Ottoman Turkish

"Sakal yolmak. (Yolunan sakala ""zemika"" veya ""mezmuka"" derler.)"

ZEMKA : Ottoman Turkish

Kuşun kuyruğunun bittiği yer

ZEML : Ottoman Turkish

Atın, davarın neşeli yürüyüşü. * Yük yüklemek. * Refik. Arkadaş

ZEMM : Ottoman Turkish

Birisinin ayıplarını söylemek, çekiştirmek. Kötülemek, yermek. Ayıplamak

ZEMM : Ottoman Turkish

kötüleme

ZEMMAR : Ottoman Turkish

Düdük çalan

ZEMMÂM : Ottoman Turkish

Ayıplayıcı, zemmedici, kötüleyici

ZEMN : Ottoman Turkish

Kötürüm olmak

ZEMR : Ottoman Turkish

Savaşmak. * Bir nesne ile kandırmak

ZEMU' (ZEMİ') : Ottoman Turkish

Aceleci ve seri kimse. * Sıçraması birbirine yakın olan tavşan

ZEMZEM : Ottoman Turkish

Kâbedeki mukaddes su

ZEMZEME : Ottoman Turkish

Nağme, hoş ses. Uzun uzadıya gürleyerek seslenmek. Geniz ve boğaz ile ezgili ses çıkarmak. Yavaş yavaş geniz ve boğazdan ses çıkararak türkü veya şarkı söylemek. * Cemaat