Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ZİRFİN : Ottoman Turkish

(C.: Zerâfin) Kapı halkası

ZİRİBA' : Ottoman Turkish

Belâ, zahmet

ZİRİN : Ottoman Turkish

f. Alttaki, aşağıdaki

ZİRNÎK : Ottoman Turkish

Zırhım, fare otu

ZİRR : Ottoman Turkish

Düğme. * Tomurcuk

ZİRVE : Ottoman Turkish

Bir şeyin, hususan dağın en yüksek noktası, tepesi

ZİRVE : Ottoman Turkish

doruk, tepe

ZİRVE-İ BÂLÂ : Ottoman Turkish

f. Yüksek zirve. * Yüksek makam. * Yüce kat

ZİRVE-İ CEBEL : Ottoman Turkish

Dağ tepesi

ZİRÂ : Ottoman Turkish

kol uzunluğu, 75 santimetre kadar

ZİVANA : Ottoman Turkish

(Bak: Zıvana)

ZİVER : Ottoman Turkish

Süs. Zinet

ZİYA : Ottoman Turkish

"Işık, aydınlık, nur. Ruşenlik. (Nur, ziya'dan daha umumidir. Çünkü ziyâ aydınlığın intişarı mülâhazası ile ve Nur, intişarı ve sebatı mülâhazaları ile ıtlak olunmuştur ve bazıları indinde bizzat olan aydınlığa ziya; ve vasıta ile olan aydınlığa nur ıtlâk olunur. L.R.)(Ziya ile; mevcudat görünür, hayat ile, mevcudatın varlığı bilinir; her birisi birer keşşaftır. M.)"

ZİYA PAŞA : Ottoman Turkish

"(Mi:
1880) İstanbul'da doğmuş ve Adana'da vali iken vefat etmiştir. İslâm-Türk hürriyet-perverlerinden olan Ziya Paşa, ""zekâvette alemdar"" bir şahsiyet olmasına rağmen, kâinatta cereyan eden hâdiselerin gaye ve hikmeti karşısında şaşırmış, bu sebebten ıztırab çekiyor. "" Eyvah kimden kime şekvâ edeyim, ben dahi şaştım"" diye feryad etmiştir. Yine kâinattaki İlâhi güzellik ve zahirde çirkin olarak gözüken, fakat neticesi hayır ve hikmetler dolu olan hadiseler karşısında da; Cenab-ı Hakk'ı tesbih ederek ruhunun feryadını dindirmeğe çalışmıştır.Yeni Osmanlılar Cemiyetine girmiş ve Namık Kemal ile 1876'da Paris'e hicret etmiştir. Zafernâme ve üç cildlik Harabât adlı
Divan edebiyatı şairlerinin seçme şiirlerini toplayan- kitabı vardır."

ZİYA' : Ottoman Turkish

Kaybolma, mahvolma

ZİYA-BÂR : Ottoman Turkish

(Ziya-efşan
Ziyapâş) Işık saçan

ZİYA-DÂR : Ottoman Turkish

Ziyalı, ışıklı, parlak. * Aydın. Akıllı, münevver

ZİYA-EFŞAN : Ottoman Turkish

f. Işık saçan, ziya saçan

ZİYA-YI KALB : Ottoman Turkish

Kalbin ziyası, nuru, ışığı. Kalbin iman nuruyla ziyalanması, uyanması, gafletten halâs olması

ZİYADE : Ottoman Turkish

Artan, fazla kalan. Çok bol. Fazladan. * Artma, çoğalma

ZİYAF : Ottoman Turkish

(Zeyf. C.) Kalp ve silik paralar. Karışık akçeler

ZİYAFE : Ottoman Turkish

Merdut olmak. * Tenbel. * Değişmek

ZİYAFET : Ottoman Turkish

Karışık ve değişik olma

ZİYAFEŞAN : Ottoman Turkish

f. Işık saçan, ziya saçan

ZİYAİ : Ottoman Turkish

(Ziyaiyye) Işığa ait. Ziyaya dair ve mensub olan