Ottoman Turkish
ZÂBİT : Ottoman Turkish
subay
ZÂBİTÂN : Ottoman Turkish
(Zâbit. C.) Zâbitler. Subaylar
ZÂBİTÂN : Ottoman Turkish
subaylar
ZÂBITA : Ottoman Turkish
Yurt içinde emniyet ve intizamı korumakla vazifeli devlet kuvveti, polis. * Fık: Bütün hususlara şâmil olmayıp yalnız bir hususa ve onun teferruatına şamil olan hususi kaideye denir. Kanun ve âdet, zabt ve idareye vesile olan bağ
ZÂBITA : Ottoman Turkish
emniyet görevlisi
ZÂBITA-İ AHLÂKIYE : Ottoman Turkish
Ahlâk zâbıtası
ZÂBITA-İ BELEDİYE : Ottoman Turkish
Belediye zâbıtası
ZÂD : Ottoman Turkish
azık
ZÂD-I ÂHİRET : Ottoman Turkish
Âhiret için hazırlık. Âhiret azığı. İbadet ve sâlih amel
ZÂDE : Ottoman Turkish
oğul, çocuk
ZÂDEGÂN : Ottoman Turkish
asil, soylu
ZÂF : Ottoman Turkish
zayıflık, kuvvetsizlik
ZÂFİYET : Ottoman Turkish
zayıflık
ZÂHİB : Ottoman Turkish
giden, gidici
ZÂHİD : Ottoman Turkish
din için dünyayı önemsemeyen
ZÂHİDÂNE : Ottoman Turkish
din için dünyayı önemsemeyen kimse gibi
ZÂHİR : Ottoman Turkish
" ""bütün varlıkların dış yüzünü yaratan ve dışına da hükmeden"" mânâsında ilâhî isim."
ZÂHİR : Ottoman Turkish
görünen, belli
ZÂHİR-PEREST : Ottoman Turkish
f. Bir şeyin iç yüzüne, hakikatına kıymet vermeyip görünüşüne kıymet veren. Dış yüzüne ehemmiyet veren. İç yüzüne aldırış etmeyip, hakikatını bilemeyen
ZÂHİREN : Ottoman Turkish
Görünüşe göre. Meydanda olduğu gibi. Göründüğü gibi
ZÂHİRİYYAT : Ottoman Turkish
Dış görünüşler
ZÂHİRİYYUN : Ottoman Turkish
Görünüşe göre hükmedenler. İç yüzünü, hakikatını iyi bilmeyenler. Ehl-i zâhir olanlar. * İlm-i Kelâm'da: Nassların zâhir mânalarına göre hüküm çıkaran ve te'vil ve tevcihten geri duranlar ve tarafdarları
ZÂHİRÎ : Ottoman Turkish
(Zâhiriyye) Görünüşte olduğu gibi. Zâhire âit ve müteallik. Asıl ve hakiki olmayan. * Zâhiriyyun mezhebine âit olan. (Bak: Zâhir)
ZÂHİRÎ MEZHEB : Ottoman Turkish
"Huk: Hanefî imamlarından İmam-ı Muhammed'in (El-Mebsut, El-Câmi-üs Sagir, El-Câmi-ül Kebir, Ez-Ziyâdât, Es-Siyer-üs Sagir, Es-Siyer-ül Kebir) nâmları ile mâruf olan altı kitabında münderiç bulunan mes'elelere denir. Buna ""Zâhir-ür rivâyât mesâili"" denir. İmam bu eserlerde kendi fıkhî görüşlerini değil, üstadları İmam-ı A'zam ve Ebu Yusuf'un akvâl-i fıkhiyesini zikretmiştir."
ZÂHİT : Ottoman Turkish
(Bak: Zâhid)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani