Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
BEYÛGANÎ : Ottoman Turkish

f. Düğün

BEYÛN : Ottoman Turkish

f. Afyon

BEYÛS : Ottoman Turkish

f. Arzu, istek, taleb. * Ümit. * Tamah. * Alçak gönüllülük. Mütevazilik

BEZA : Ottoman Turkish

Konuşmada açık saçıklık. * Hayasızlık, utanmazlık

BEZAAT : Ottoman Turkish

Sermaye

BEZADÎ : Ottoman Turkish

Mavimsi bir cins değerli taş. Küçük yakut

BEZAGA : Ottoman Turkish

f. Kertenkele, keler

BEZAH : Ottoman Turkish

Büyüklenmek. Kibir, gurur

BEZANE : Ottoman Turkish

f. Esici. Esen rüzgâr

BEZAZET : Ottoman Turkish

Bezcilik. Manifaturacılık

BEZBAZ : Ottoman Turkish

f. Hindistan cevizinin kabuğu

BEZBEZE : Ottoman Turkish

Galibiyet, zafer, galebe, üstünlük. * Sıkılma, daralma. * Kısmet, nasib, pay. Hisse

BEZEC : Ottoman Turkish

(C.: Bezecât) Boyun çekmek. * Laf vurmak. * Kuzu, hamel

BEZEK : Ottoman Turkish

Zinet, süs, debdebe, gösteriş

BEZEKÂR : Ottoman Turkish

f. Suçlu, günahkâr

BEZEKÂRÎ : Ottoman Turkish

f. Suçluluk, günahkârlık

BEZER : Ottoman Turkish

Gevezelik, boşboğazlık, çok konuşmaklık

BEZESTEN : Ottoman Turkish

f. Değerli eşyanın satıldığı kapalıçarşı

BEZEVEN : Ottoman Turkish

Sıçramak

BEZG : Ottoman Turkish

Yarmak, şakk. * Neşter vurmak

BEZHA' : Ottoman Turkish

Göğsü dışarı çıkıp arkası içeri giren kadın

BEZİ' : Ottoman Turkish

Uslu, akıllı, zarif çocuk. * Zarif

BEZİE : Ottoman Turkish

Çirkin, kabih. Otsuz yer

BEZİM : Ottoman Turkish

Kuvvetli, güçlü kişi. * Hiddet ve kızgınlığını belli etmeyip soğukkanlı olarak hareket eden kişi