Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ZÂVİYE : Ottoman Turkish

açı, tekke, dergâh

ZÂYÎ : Ottoman Turkish

elden çıkan, yitik

: Ottoman Turkish

"Arapçada kelimenin yerine göre ""Zâ, Zû, Zî"" şeklinde okunan, ""sâhib"" mânasını ifade eden ve birleşik kelimeler yapılan bir edattır."

: Ottoman Turkish

" ""sahibi"" mânâsında ön ek."

ZÎ-FİKİR : Ottoman Turkish

Fikir sahibi, tefekkür eden

ZÎ-HASSA-İ MEŞHURE : Ottoman Turkish

Meşhur hususiyet sâhibi

ZÎ-HASSE : Ottoman Turkish

Duygulu, duygu sâhibi, hisseden

ZÎ-HAYAT : Ottoman Turkish

Hayatlı, hayata sâhip, canlı. (Bak: Hayat)

ZÎ-HAŞMET : Ottoman Turkish

Haşmet sahibi, haşmetli

ZÎ-KIYMET : Ottoman Turkish

Kıymet sâhibi, kıymetli

ZÎ-RAHM : Ottoman Turkish

Nesebî akraba

ZÎ-RUH : Ottoman Turkish

Ruhlu, canlı, hayattar. Zi-hayat. (Bak: Ruh)

ZÎ-ŞA'ŞAA : Ottoman Turkish

Çok parlak. Şa'şaalı

ZÎ-ŞAN : Ottoman Turkish

Şanlı, meşhur ve şerefli olan

ZÎ-ŞUUR : Ottoman Turkish

şuurlu. şuur sâhibi

ZÎAKIL : Ottoman Turkish

akıl sahibi, akıllı

ZÎB : Ottoman Turkish

Zinet, süs. Düzgün, iyi elbise

ZÎB : Ottoman Turkish

kurt

ZÎB-EFZA : Ottoman Turkish

f. Güzelleştiren, süsü artıran, güzelliği çoğaltan

ZÎB-ÂVER : Ottoman Turkish

f. Süsleyici, bezeyici

ZÎBARÛ : Ottoman Turkish

(Zibâ-ru) f. Güzel yüzlü. Dilber

ZÎBAYÎ : Ottoman Turkish

f. Süslülük, güzellik, yakışıklılık

ZÎCEMÂL : Ottoman Turkish

güzellik sahibi

ZÎF : Ottoman Turkish

Kenar, nâhiye, cânip, taraf

ZÎFİKİR : Ottoman Turkish

fikir sahibi, düşünebilen