Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ZÛ-ZENEB : Ottoman Turkish

Kuyruklu. Kuyruğu olan

ZÛM : Ottoman Turkish

yanlış zan

ZÜ'NUN : Ottoman Turkish

Bir ot cinsi

ZÜ- : Ottoman Turkish

"""Sâhip, mâlik"" mânasına gelir ve birleşik kelimeler yapılır."

ZÜ-L CELAL : Ottoman Turkish

Celâl sahibi, Allah (C.C.) Azamet, kibriyâ, izzet ve heybet sahibi Cenâb-ı Hak. (C.C.)

ZÜ-L CEMAL : Ottoman Turkish

Cemâl, lütuf, rahmet ve güzellik sâhibi Allah. (C.C.)

ZÜ-L CENAH : Ottoman Turkish

Çok cihetli, çok taraflı, her yana gidebilir

ZÜ-L CENAHEYN : Ottoman Turkish

İki taraflı. Çitf kanatlı. * Hem dünya hem âhirete âit. Zâhiri ve bâtıni bilgisi geniş olan kimse. İki mânevi yol takib eden. İki ayrı meharet sahibi

ZÜ-L ECNİHA : Ottoman Turkish

Kısım kısım, Çok taraflı, çok kanatlı

ZÜ-L FİKAR : Ottoman Turkish

(Zülfekar) Resül-ü Ekrem (A.S.M.) zamanında bir kâfire âit kılıç iken Hz. Peygamber (A.S.M.) Bedir Muharebesinde Hz. Ali'ye (R.A.) verdiği ve ucu iki kısma ayrılan meşhur kılıç.(Mecâzen, şimdiki devirde Hz. Peygamber (A.S.M.) ve Kur'an-ı Kerim hakkında inkâra ve şüpheye düşenleri ilmen, aklen ikna edip, mânen küfrü kesen Risale-i Nur Külliyatından çok mühim bir eserin ismidir. Bu kitapta üç yüzden ziyade, râvileri ile birlikte hadis-i şerifler nakledilerek Kur'an-ı Kerim'in mu'cizeliği ve Resül-ü Ekrem'in (A.S.M.) hak peygamber olduğu isbat ve beyan edilmiştir.)

ZÜ-L KARNEYN : Ottoman Turkish

İki boynuzlu. Kur'ân-ı Kerim'de adı geçen ve Peygamber olup olmadığı tam bilinmeyen büyük bir hükümdar ismi. İki zülüflü yahut da şark ve garbın hakimi olduğu için böyle denilir. Eski Yemen Padişahlarından birisidir. Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm zamanında bulunup Hazret-i Hızır'dan ders almıştır. Bazıları yanlış olarak bunu İskender-i Rumî ile karıştırır. İskender-i Rumî Milâddan 300 sene evvel yaşamış ve Aristo'dan ders almıştır. Yemen'li İskender'e İskender-i Kebir de denir. (Bak: Karn)

ZÜ-L KAVAFİ : Ottoman Turkish

İkiden fazla kafiyeli nazım şekli

ZÜ-L YEDEYN : Ottoman Turkish

İki elliler, insanlar

ZÜ-MİRRE : Ottoman Turkish

Halk. * Hasen yahut bediî eserler

ZÜAF : Ottoman Turkish

Ağu. Zehir

ZÜBAB : Ottoman Turkish

Şom. Şer, kötülük. Kovmak, uzaklaştırmak

ZÜBAB(E) : Ottoman Turkish

Sinek

ZÜBAD : Ottoman Turkish

Bir ot cinsi

ZÜBALE : Ottoman Turkish

Mum. Kandil fitili

ZÜBANA : Ottoman Turkish

Yılan boynuzu. * Akrebin kuyruğu ucundaki dikeni

ZÜBBAD : Ottoman Turkish

Değersiz şey. * Kaymak

ZÜBD : Ottoman Turkish

Tereyağı, kaymak

ZÜBDE : Ottoman Turkish

(C.: Zübüd) Netice, sonuç, hülâsa. * Bir şeyin en mühim kısmı. * Kaymak. * Her nesnenin iyisi ve hâlisi

ZÜBDE : Ottoman Turkish

öz, özet

ZÜBDE-İ KEMÂL : Ottoman Turkish

Kemâlin en ileri derecesi