Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ÂLEM-İ ZUHUR : Ottoman Turkish

Görünen âlem, şahâdet âlemi, şu anda içinde yaşadığımız âlem

ÂLEM-İ ŞAHADET : Ottoman Turkish

Şahâdet âlemi. Bu dünya. Cenâb-ı Hakkın âyetlerine ve emirlerine imân edenlerin, hakka, hakikate şahadette bulundukları ve Allah'a itaat ve ibadetle mükellef oldukları dünya âlemi.(Âlem-i şahadet, avâlim-i guyub üstünde tenteneli bir perdedir. M.)

ÂLEM-İ ŞUHUD : Ottoman Turkish

Bilip keşfedilen, görür gibi bilinen âlem. Görünen âlem. Dünya. Kâinat

ÂLEM-PENAH : Ottoman Turkish

f. Cihanın sığındığı (yer veya saha)

ÂLEM-SUZ : Ottoman Turkish

f. Cihanı yakan

ÂLEM-TAB : Ottoman Turkish

f. Dünyayı aydınlatan, cihanı parlatan

ÂLEMANE : Ottoman Turkish

f. Dünya ile ilgili. Dünyevî

ÂLEMEYN : Ottoman Turkish

İki âlem. Dünya ve âhiret

ÂLEMGİR : Ottoman Turkish

f. Bütün âleme yayılan, cihanı kaplayan, dünyayı zapteden

ÂLEMİYAN : Ottoman Turkish

(Âlemî. C.) Âleme mensub olanlar, insanlar

ÂLEMNÜMA : Ottoman Turkish

f. Dünyayı gösteren

ÂLEMPESEND : Ottoman Turkish

f. Bütün herkesin hoşuna gidip beğendiği şey

ÂLEMÂRÂ : Ottoman Turkish

f. Dünyayı, âlemi süsleyen

ÂLEMÎ : Ottoman Turkish

(C.: Âlemiyan) (Âlem. den) Dünyaya ait. İnsan

ÂLEMÎN : Ottoman Turkish

(Bak: Âlemûn)

ÂLEMÛN (ÂLEMÎN) : Ottoman Turkish

(Âlem. C.) Âlemler

ÂLEMŞÜMUL : Ottoman Turkish

Bütün dünyayı alâkadar eden, dünyayı kaplayan ve her yerde tanınmış olan

ÂLET : Ottoman Turkish

Fakir. * Dağda ve tarlada yaptıkları künbet

ÂLET-İ CERRÂHİYE : Ottoman Turkish

Cerrahların, yaraları tedaviye çalışan doktorların kullandıkları edevat, takım

ÂLET-İ KATIA : Ottoman Turkish

Kesici âlet

ÂLET-İ LEHV : Ottoman Turkish

Oyun âleti. Oyuncak. Çalgı âleti

ÂLET-İ MUSAVVİT : Ottoman Turkish

Sesi nakletmeye yarıyan alet. Mikrofon

ÂLİ : Ottoman Turkish

Büyük, yüksek, şerif, celil, aziz olan

ÂLİ BAHT : Ottoman Turkish

f. Talihli, şanslı, bahtlı

ÂLİ-CENAB : Ottoman Turkish

f. İyilik sahibi, yüksek ahlâklı. Cömerd. Büyük zat