Ottoman Turkish
İSTİARE-İ MEKNİYE : Ottoman Turkish
"(Kapalı istiare) Teşbihin temel unsurlarından yalnız benzetilenle yapılan istiare. Meselâ: Merhum Mehmed Akif'in:Şu karşımızda mahşer kudursa, çıldırsa,Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz.Cihan yıkılsa, emin ol bu cephe sarsılmaz...beyitlerinde düşman kalabalığı evvelâ mahşere benzetilerek açık istiâre yapmış, sonra o mahşer bir köpeğe teşbih edilerek, fakat müşebbehün bih'i (kendisine benzetileni) zikredilmeyerek onun levâzımatından olan ""çıldırsa"" ve ""kudursa"" kelimeleri irad olunarak bir kapalı istiare yapılmıştır."
İSTİARE-İ MUSARRAHA : Ottoman Turkish
"(Açık istiare) Teşbihin iki temel unsurundan yalnız kendisine benzetilen ile yapılan istiare.Meselâ: Büyük âlimlere; ayaklı kütüphane veya yaşlı kimselere hayatının son baharında denilmesi gibi."
İSTİARE-İ MUTLAKA : Ottoman Turkish
"(Temlihiye veya tehekkümiye) Edb: Şaka, lâtife veya alayı içine alan bir istiaredir. Meselâ: Tilkinin eşeğe ""gelsem olmaz mı huzura, a benim aslanım"" demesi gibi... (Edb.S.)"
İSTİAZA : Ottoman Turkish
Karşılık olarak, ivaz olarak bir şey istemek
İSTİAZE : Ottoman Turkish
"""Euzü besmele"" okuyarak Allah'a sığınmak."
İSTİB'AD : Ottoman Turkish
Uzaklaşma. Uzak görme, ihtimal vermeyiş, olmayacak sanma, akıldan uzak görme. * Yakıştırmayış
İSTİB'AL : Ottoman Turkish
Kadını nikâh ile alma
İSTİBAA : Ottoman Turkish
Bir şeyi kendine sattırmağa uğraşma
İSTİBAHA(T) : Ottoman Turkish
Mübah ve helâl sayma. * Bir çok kimsenin kanını dökmeğe izin verme
İSTİBAK : Ottoman Turkish
Yarış etme, yarışma
İSTİBAL : Ottoman Turkish
Havanın fenalığı ve sıkıcı olması. * (Kendine) idrar döktürme
İSTİBANE : Ottoman Turkish
Açıklama, belli olma. Meydanda ve âşikâr olma
İSTİBAR : Ottoman Turkish
Yoklama, muayene etme
İSTİBDA : Ottoman Turkish
(İstibra') Ayırmak. Uzak etmek. * Küçük abdest bozduktan sonra idrardan temizlenmek, sidik eserinin tamâmen kesilmesini beklemek. * Nikâhla alınan dul bir kadının gebe olmadığına kanaat getirmek için, kadın bir âdet görünceye kadar beklemek
İSTİBDA' : Ottoman Turkish
Bedi' ve güzel bulma
İSTİBDAD : Ottoman Turkish
Başlı başına olmak. Keyfî idare sistemi. * Zulüm ve tahakküm. İdaresi altındakilerin istemediği şeyleri yalnız kendi keyfine göre zorla ve zulümle yaptırmaya çalışmak. Kanun ve nizamlara bağlı olmayarak, çok defa da kanun namına kanunsuzluk yaparak, keyfi hükmünü icra ettirmek. Kimseyi tanımadan kendi dediğini ve keyfi emirlerini kuvvet ve cebir kullanmak suretiyle yaptırmaya çalışmak. Allah'ı ve adaletini unutarak dinsizdarane bir zulümle hüküm ve idare etmek
İSTİBDADKÂRANE : Ottoman Turkish
f. İstibdad idaresi gibi. Kendi kendine, kanunları ve kimseyi tanımadan idare eder surette
İSTİBDAL : Ottoman Turkish
(Bidl ve Bedel. den) Değiştirmek, değiştirilmek. * Bir vakfı mülk ile mübadele etmek. * Birşey verip yerine başka şey istemek. * Askerliği biten erlere tezkere verip yenilerini almak
İSTİBDAL-İ MÜSECCEL : Ottoman Turkish
Lüzumuna hükmolunduğundan dolayı nakzı caiz olmayan istibdal
İSTİBGA' : Ottoman Turkish
İş için yardım isteme
İSTİBHAC : Ottoman Turkish
(Behcet. den) Yüzü gülme, sevinme, mesrur olma
İSTİBHAL : Ottoman Turkish
Azad etme. Azad olma, serbest bırakılma
İSTİBHAM : Ottoman Turkish
Karışık ve belirsiz olma. * Ses çıkarmama, susma
İSTİBHAR : Ottoman Turkish
Çok geniş bilgiye sahib olma. * Deniz gibi büyük ve geniş olma
İSTİBHAS : Ottoman Turkish
Bir şeyin doğruluk ve hakkâniyetini anlayabilmek için, iyice araştırıp tahkik etme
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani