Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ÂSÂNÎ : Ottoman Turkish

Suhulet, kolaylık

ÂSÂR : Ottoman Turkish

Öç almalar. İntikamlar. * Eserler. * İzler. Nişanlar. Abideler. * Âdetler

ÂSÂR-I ATİKA : Ottoman Turkish

Eski eserler

ÂSÂR-I EDEBİYYE : Ottoman Turkish

Edebî değeri olan eserler

ÂSÂR-I MATBUA : Ottoman Turkish

Tabedilmiş basılmış olan eserler

ÂSÂR-I MERGUBE : Ottoman Turkish

Muteber ve rağbet kazanmış olan eserler

ÂSÂR-I SAN'AT : Ottoman Turkish

Sanat eserleri

ÂSÎ : Ottoman Turkish

Hurma salkımı

ÂSÛN : Ottoman Turkish

(Asi. C.) İsyan edenler. Günahkârlar

ÂSÛR : Ottoman Turkish

(C.: Avâsir) Tuzak, ağ. * Şer. * Şiddet

ÂTBİN : Ottoman Turkish

f. Sözü doğru faziletli kimse

ÂTİŞ : Ottoman Turkish

(Atişe) Susuz, susamış

ÂTIF : Ottoman Turkish

(Atf. dan) Yüzünü çeviren, bakan. Meyleden, yönelen. * Bağlaç. * Şefkat edici kimse. Merhametli, müşfik. * Yarış atlarının altıncısı. * Gr: İki kelimeyi birbirine bağlayan harf veya kelime

ÂTIK(A) : Ottoman Turkish

Azad edilmiş, Serbest bırakılmış kimse. * Yaşlı. * Genç kız.* Temiz soylu. * Eski. * Yavru kuş

ÂTIL : Ottoman Turkish

(Âtıla) İşlemez. Boş. Tenbel. * Bozulmuş

ÂTIM : Ottoman Turkish

Ölen, mahvolan

ÂVÂ' : Ottoman Turkish

Şiddet. * Kıtlık, kaht

ÂVÂZ : Ottoman Turkish

f. Sadâ, Yüksek ses. * şöhret

ÂVÂZ-I RA'D U SÂİKA : Ottoman Turkish

Gök gürlemesinin ve yıldırımın âvâzı, sesi

ÂYEN : Ottoman Turkish

f. Demir

ÂYENDE : Ottoman Turkish

(C.: Âyendegân) f. Gelen, geçici

ÂYET : Ottoman Turkish

Eser. * Kimsenin inkâr edemiyeceği açık delil. Nişân. Alâmet. İşaret. * Menzil, mekân. * Kur'ân-ı Kerim'deki her bir cümle. Mânen uyanmağa, intibâha sebeb olan hâdise. (Kur'ân-ı Kerim'de 6666 âyet vardır.)

ÂYET-İ MÜDÂYENE : Ottoman Turkish

Kur'an-ı Kerim'de (Sure-i Bakara,
âyet) borçlu ve alacaklı hakkındaki âyet. (Bu âyet vasatî olarak bir sahife uzunluğundadır.)

ÂYİN : Ottoman Turkish

"Merâsim. Usûl. Görenek. Dinî âdâb. Âdet, örf ve kanun. * Ziynet, süs.İslâm'da fıkıh lisânı âyin kelimesini kabul etmemiştir. Bazı vakıflar, filân câmide herhangi bir tarikat âyini icra için te'sis yapacakları zaman vaki olan müracaatlarında fetvahâne tarafından verilen müsaadelerde âyin sözü kullanmayıp ""İcra-yı zikrullah"" tabiri kullanılırdı. Sofiyede âyin lâfzı muteberdir. Turuk-u âliye tekkelerinde icra edilen şekil ve merasime âyin ıtlak edilir. ""İcra-yı âyin-i ehlullah"" tabirdendir. Bu sûretle her tarikata mensub tekkelerde yapılan dinî merasime âyin ismi verilmiştir. Bu âyinlerden herbirinin ayrı ismi ve şekli vardır. Yaptıkları âyine Mevleviler: Semâ; Kâdirîler: Devran; Rıfailer ve Sa'diler: Zikr-i kıyam; Halvetiler: Darb-ı esmâ; Nakşibendiler: Hatm-i hâcegân isimlerini verirler. Diğer turuk-u âliye de bu esaslardan münşaib olduğuna göre âyinleri bu esaslara bağlıdır. (T.İ.A.)"

ÂYİN-HAN : Ottoman Turkish

f. Mevlevihâne ve semâhânelerde sema edilirken, yüksek bir yerde bulunan ve mutribhâne adı verilen mahfilde âyin okuyan kimse