Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ÂYÂ : Ottoman Turkish

"(Şüphe ve tereddüt bildiren edât; hayret ve taaccüb, soru ile beraber ümid ifâde eder) Acabâ. Âyâ, nasıl oluyor. Hayret, sen bu işi nasıl olur da yaparsın?.. der gibi.(Ey bu vatan gençleri! Frenkleri taklide çalışmayınız! Âyâ, Avrupa'nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adavetten sonra, hangi akıl ile onların sefâhet ve bâtıl efkârlarına ittiba edip emniyet ediyorsunuz? Yok! Yok! Sefihane taklid edenler, ittiba değil; belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve kardeşlerinizi idam ediyorsunuz. Âgâh olunuz ki, siz ahlâksızcasına ittiba ettikçe, hamiyet davasında yalancılık ediyorsunuz! Çünki şu surette ittibaınız, milliyetinize karşı bir istihfaftır ve millete bir istihzâdır! L.)"

ÂYÂT : Ottoman Turkish

(Âyet. C.) Âyetler. * Cenab-ı Hakk'ın sıfât ve kudreti hakkında görülen âşikâr deliller, bürhanlar. * Menziller. Mekânlar

ÂYÂT-I KİBRİYÂ : Ottoman Turkish

Allah'ın kibriyasını ve büyüklüğünü gösteren âyetler, deliller ve eserler

ÂYÂT-I KUR'ÂNİYE : Ottoman Turkish

Kur'ânın âyetleri

ÂYÂT-I MENSUHA : Ottoman Turkish

Sâbık olan, geçmişte olan hükümleri beyân eden âyetler

ÂYÂT-I MUHKEMÂT : Ottoman Turkish

Manası kat'i ve açık olan Kur'an âyetleri

ÂYÂT-I NÂSİH : Ottoman Turkish

Sâbık olan şer'i hükmün kaldırıldığını beyan eden âyetler. (Bak: Nesh)

ÂYÂT-I TEKVİNİYE : Ottoman Turkish

Tekvinî âyetler. (Bak: Tekvin)

ÂZİM : Ottoman Turkish

Bir yere gitmeğe karar veren. Bir iş hakkında kat'i karar ve niyet sahibi

ÂZİME : Ottoman Turkish

Azı dişi. * Kıtlık senesi

ÂZİN : Ottoman Turkish

Kefil. Birinin yerine kefalet eden. * Kapıcı, perdeci. * İzin veren

ÂZİR : Ottoman Turkish

Yara izi

ÂZİRE : Ottoman Turkish

Hayızlı kadın

ÂZÎN : Ottoman Turkish

f. Kaide, kanun. * Süs, zinet, güzellik. * Yoğurttan yağ çıkarmak için hususi olarak yapılmış yayık

ÂZÎNE : Ottoman Turkish

f. Cuma veya bayram günü

ÂZÎR : Ottoman Turkish

f. Iztırab, sıkıntı. Ağrı, sızı. * Azar, tekdir

ÂŞIK : Ottoman Turkish

Çok fazla seven. Mübtelâ. Birisine tutkun. * Saz şairi. * (Cümledeki yerine göre)
Ahbab, hazret, ma'hut, seninki gibi mânâlara gelir. (Müennesi: Aşıka)

ÂŞIK-I DİDÂR-I PÂK : Ottoman Turkish

"Temiz yüzün âşıkı. * Edb: Evvelce ordularda, kışlalarda, köy odalarında ve mahalle kahvelerinde gerek kendinin, gerek başkalarının sözlerini sazla dile getiren kimse; halk şâiri."

ÂŞIKAN : Ottoman Turkish

(Âşık C.) f. Âşıklar, tutkunlar

ÇABA : Ottoman Turkish

Cehd. Gayret, herhangi bir işi yapmak için harcanan güç

ÇABÜK : Ottoman Turkish

f. Çabuk, seri, aceleli, hızlı, tez, hafif

ÇABÜK-HIRÂMÂN : Ottoman Turkish

f. Sür'atli yürüyen. Çabuk yürüyen

ÇABÜK-REV : Ottoman Turkish

f. Çabukça giden

ÇADER-İ KUHLÎ : Ottoman Turkish

Sema, gök. * Karanlık gece

ÇAK : Ottoman Turkish

f. İyi, güzel, sıhhatli, şişman