Ottoman Turkish
ÜMM-ÜN NÂFİ' : Ottoman Turkish
Tavuk
ÜMM-ÜN NÜCUM : Ottoman Turkish
Gök. Sema
ÜMM-ÜT TARÎK : Ottoman Turkish
Ulu yol. Yüce yol
ÜMM-ÜT TAÂM : Ottoman Turkish
Buğday
ÜMM-ÜT TÂRIK : Ottoman Turkish
Deve kuşu
ÜMMAN : Ottoman Turkish
Emin kimse. Emniyetli kişi
ÜMMEHAT : Ottoman Turkish
(Ümm. C.) Analar. * Esaslar, asıllar. * İslâmî ana eserler. Me'haz olabilecek kıymetli ilmî eserler
ÜMMEHÂT-ÜL MÜ'MİNÎN : Ottoman Turkish
Mü'minlerin anaları. Peygamberimiz Resül-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın mübarek zevceleri
ÜMMET : Ottoman Turkish
Cemaat, kavim, taife. * Bir hâkim milletin ashabından olan hey'et-i içtimaiye. * Bir peygambere inanıp onun yolundan giden insanların hepsi. Bir peygamberin Hakka davet ettiği cemaat. * Bir dille konuşan millet. * Arkasına düşülecek bir cemaat veya tarikat
ÜMMET-İ KAİME : Ottoman Turkish
Hakşinas, doğru, doğrudan ve Allah için kalkan, müstakim ve âdil ümmet
ÜMMİ : Ottoman Turkish
Anasından doğduğu gibi kalmış ve tahsil görmemiş, mekteb ve medresede okumamış kimse. Yazı yazmak bilmeyen. (Ümmi ile câhil arasında fark vardır. Ümmi yalnız okuyup yazmak bilmiyendir. Câhil ise, okuyup yazmak bilse de, bir şey bilmiyen kimsedir, her ümmi câhil değildir.) * Anaya mensub olan.(Mefhar-i Âlem (A.S.M.) hiç bir mektebde, medresede ve hiçbir beşerden tahsil görmeden, ümmiliğiyle beraber, evvel, âhir ilimlerle mücehhez olması, Âlem-i İslâma, âlemlere ve dünyaya rahmet olması ve Onun bir misli ve benzeri bulunmaması, en büyük mu'cizelerden ve Hak Peygamber olduğuna dair en mühim delillerdendir.)
ÜMMİ SİNAN : Ottoman Turkish
(Vefatı Hi: 958, Mi: 1551) Halvetî Tarikatı, Sinaniye kolunun piridir. Bursa'lı olduğu nakledilir. Karaman'lı olduğu hakkında da rivayet vardır. Risale-i Şerife-i İstanbulî Ümmi Sinan adında bir eseri vardır. (R. Aleyh.) (Osmanlı Müellifleri sh: 214)
ÜMMİYANE : Ottoman Turkish
f. Bir şey bilmiyormuşçasına. Ümmilere yakışır halde. Okur yazar olmadan
ÜMMİYET : Ottoman Turkish
Ümmi oluş. Ümmi kimsenin hali. Okur-yazarlığı olmamak
ÜMMİYYE : Ottoman Turkish
Analık, annelik
ÜMNİYYE : Ottoman Turkish
Umut, ümid. * Arzu, istek, talep. * Niyet, kuruntu
ÜMSÜLE : Ottoman Turkish
Örnek olarak verilen beyit. Misal olarak gösterilen mısra
ÜMUMET : Ottoman Turkish
(Ümm. den) Annelik, analık
ÜMÜLDAN : Ottoman Turkish
Taze fidan. Körpe dal. * Genç, güzel. * İnce ve narin vücud
ÜNAFİ : Ottoman Turkish
Büyük burunlu kimse
ÜNAH : Ottoman Turkish
Süstlük, zayıflık
ÜNAN : Ottoman Turkish
İnleme
ÜNAS : Ottoman Turkish
Halk. İnsanlar
ÜNBUB : Ottoman Turkish
(Ünbube) Kamıştaki boğum arası kısım. * Parmak uçları. * Tüp. İnce boru
ÜNBUSE : Ottoman Turkish
Çocukların oyunu
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani