Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
İ'TİŞA' : Ottoman Turkish

Akşam vakti yola çıkma

İ'VAR : Ottoman Turkish

Bir gözünü kör etme, tek göz bırakma

İ'VİCAC : Ottoman Turkish

Doğru davranmamak, eğri büğrü olmak. Hamlık. * Hakkı bâtıl, bâtılı hak göstermek

İ'ZAB : Ottoman Turkish

Suyu temizleme. * Vazgeçme. * Azaba düşürme veya düşürülme

İ'ZAM : Ottoman Turkish

Göndermek. Yollamak

İ'ZAZ : Ottoman Turkish

Hürmet etmek. Ağırlamak. İkram etmek. Aziz kılmak. Galip gelmek

İ'ZAZEN : Ottoman Turkish

İkram ederek, ağırlayarak

İ'ŞA' : Ottoman Turkish

Akşam yemeği verme

İA' : Ottoman Turkish

Koyun sürmek, koyun gütmek

İAB : Ottoman Turkish

Kökünden koparmak

İAD : Ottoman Turkish

Korkutmak, tehdit etmek. Vaidde bulunmak

İADE : Ottoman Turkish

"Geri vermek. Eski haline getirme. * Mukabilini yapma. Karşılığını yapma. * Avdet ettirmek. * Edb: Bir mısraın veya beytin son kelimesini, kendisinden sonra gelen mısra veya beytin ilk kelimesi olarak kullanma sanatı. İade'li şiire ""muâd"" da denmektedir.Ey vücud-u kâmilin esrar-ı hikmet masdarıMasdarı zatın olan eşyâ sıfatın mazharıMazharı her hikmetin sensin ki kilk-i kudretinSafha-i eflâke nakşetmiş hutut-ı ahteriAhteri mes'ud olan oldur ki tâb-ı pâkinin Kabil-i feyz ola nutkundan safâ-yı cevheriCevheri ma'yub olan nâkıs benim kim muttasılSadedir hattın hayalinden zamirim defteriDefter-i a'malimin hattı hatadandır siyâhKan döker çeşmim hayâl ettikçe hevl-i mahşeriMahşeri eşkim verir seylâba ger ruz-i cezaOlmasa makbul-i dergâhın sirişkin gevheri Gevheridir ışık bahrinin Fuzulî ab-ı çeşmLiyk bir gevher ki Lütf-u Hak ânadır müşteri.Fuzulî gazelinde olduğu gibi."

İADE-İ İTİBAR : Ottoman Turkish

Ticarette iflâstan kurtulma. * Kaybedilen itibarı tekrar kazanma. Şerefini kurtarma

İADE-İ MÜCRİMÎN : Ottoman Turkish

Suçluların kendi memleketlerine iade edilmesi

İADE-İ ZİYARET : Ottoman Turkish

Ziyarete gelenin ziyaretine gitmek

İADE-İ ÂFİYET : Ottoman Turkish

Hastalıktan sonra âfiyetin iadesi. İyileşme

İADETEN : Ottoman Turkish

Geri vermek üzere

İALE : Ottoman Turkish

Çoluk çocuğun nafakasını te'min etme. Evlâd u iyâlin maişetini tedarik etme. * İyali çoğalmak, çoluk çocuğu artmak

İANAT : Ottoman Turkish

(İâne. C.) İaneler

İANE : Ottoman Turkish

Yardım. İmdat. Yardım için istenen, toplanan şey

İANE-İ ASKERİYE : Ottoman Turkish

"Tanzimattan sonra cizye yerine Hristiyan tebeadan alınan vergi. Bu vergi sonradan ""bedel-i askerî"" adını almış ve 1908 Temmuz inkılâbına kadar devam etmiştir."

İANE-İ CİHADİYE : Ottoman Turkish

"Muharebe zamanında harbin icab ettirdiği fazla masrafları karşılamak ve yardım olmak için halktan alınan paralar. Miktarı, her mahallin iktidarı derecesine göre kaza ve liva üzerine merkezden tertib ve ""tevzi defterleri""ne maktu' miktar olarak konulurdu. Bu çeşit vergi ve ianeler Tanzimat'tan sonra kaldırılmıştır."

İANET : Ottoman Turkish

(Avn. dan) Yardım

İANETEN : Ottoman Turkish

İane suretiyle, yardım olmak üzere

İARE : Ottoman Turkish

Emaneten vermek. Bir malın kullanılmasından karşılık istemiyerek meccanen başkasına vermek