Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
BİHİN(E) : Ottoman Turkish

f. En iyi, pek iyi, seçkin. * Hallaç

BİHNANE : Ottoman Turkish

f. Beyaz ve has ekmek

BİHR : Ottoman Turkish

Ağız kokusu

BİHRAM : Ottoman Turkish

f. Savm, oruç

BİHRED : Ottoman Turkish

Akıllı kimse

BİHTE : Ottoman Turkish

f. Kalburdan geçirilmiş, elenmiş

BİHTER(EK) : Ottoman Turkish

f. En iyi, daha iyi

BİHTEREK : Ottoman Turkish

f. Farslılarca, 120 senede bir def'a 13 ay kabul edilen yılın ismi

BİHTERÎ : Ottoman Turkish

f. Üstünlük, en iyi ve üstün olma

BİHTERÎN : Ottoman Turkish

f. Pek iyi, en iyi

BİHÂR : Ottoman Turkish

denizler

BİİLMELYAKÎN : Ottoman Turkish

şüphesiz ve kesin bir ilimle

BİİZNİLLAH : Ottoman Turkish

Allahın izniyle

BİJE : Ottoman Turkish

f. Safi, halis, katıksız, sade, sırf. * Hususiyle

BİJENG : Ottoman Turkish

f. Kapı anahtarı, miftah

BİKA : Ottoman Turkish

Mercimek

BİKA' : Ottoman Turkish

(Buk'a. C.) Ülkeler, memleketler. Topraklar, yerler

BİKLE : Ottoman Turkish

Fıtrat, yaradılış, tabiat. * Kılık, kıyafet. Şekil, biçim

BİKR : Ottoman Turkish

(Bikir) Bozulmamış. Temiz. * Bekâr. El sürülmemiş. * Her şeyin evveli. * Eşi benzeri görülmemiş, misli sebkat etmemiş her amel ve vaziyet

BİKR : Ottoman Turkish

ozulmamış, temiz

BİKR-İ FİKİR : Ottoman Turkish

f. İlk olarak söylenen fikir

BİKR-İ MAZMUN : Ottoman Turkish

İlk def'a söylenmiş mazmun. (Bak: Mazmun)

BİL : Ottoman Turkish

" ""ile"" mânâsına ön ek."

BİL'ASALE : Ottoman Turkish

Bizzat. Kendisi. Eli ile. Başkasını vâsıta etmeden. Asâleti ile

BİL'AYAN : Ottoman Turkish

Açık olarak. Meydanda olarak