Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
İCTİŞA' : Ottoman Turkish

Yer uygun olmama

İCYAM : Ottoman Turkish

Men'etmek, engel olmak

İCZAB : Ottoman Turkish

Koparmak

İCZAL : Ottoman Turkish

Semerin, devenin boynunu yara etmesi

İCZAM : Ottoman Turkish

El kesme. * Hızlı yürüme

İCÎ : Ottoman Turkish

f. Atmaca. * Hükümdar vekili

İCŞAM : Ottoman Turkish

Teklif etmek

İCŞAŞ : Ottoman Turkish

Bir şeyi döverek ufaltma, küçültme

İD'AD : Ottoman Turkish

Korkutmak

İD'AM : Ottoman Turkish

Direk vurmak

İD'AS : Ottoman Turkish

Tepelemek

İDA' : Ottoman Turkish

Emanet bırakmak. Vedia koymak. * Huk: Kendi malının muhafazasını başkasına havale etme

İDAB : Ottoman Turkish

Herkesi ziyafete davet etme. Sofrası herkese açık olma. * Doğruluğunu ve hak olduğunu herkese bildirme

İDABE : Ottoman Turkish

Edeblilik, terbiyeli oluş

İDAD : Ottoman Turkish

(İded) Üstünlük, galibiyet, zafer. * Kuvvet, zor

İDADE : Ottoman Turkish

Kol bağı

İDAHA : Ottoman Turkish

Muti olmak, itaat etmek

İDAK : Ottoman Turkish

Davarın kösneyip aygır istemesi

İDALE : Ottoman Turkish

Bir şeyin elden ele geçmesi

İDAM : Ottoman Turkish

Islah etmek. Muvafık kılmak, uygun yapmak

İDAME : Ottoman Turkish

Devam ettirmek. Dâim ve bâki kılmak

İDANE : Ottoman Turkish

(Deyn. den) Borç, ödünç verme, ikrâz

İDANETEN : Ottoman Turkish

Borç olarak, ödünç olarak, idane suretiyle

İDARE : Ottoman Turkish

Devrettirmek. Çekip çevirmek. Döndürmek. Kullanmak. Becermek

İDARE FİTİLİ : Ottoman Turkish

Eskiden geceleyin yatak odalarını aydınlatmak için zeytinyağı konmuş küçük bir tabağın içinde yakılan bir çeşit fitilin adıdır. Küçük petrol lâmbalarına da idâre denildiği için bunların fitillerine de bu ad verilir