Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
BİLKABUL : Ottoman Turkish

kabul etmekle

BİLKASD : Ottoman Turkish

Kasd ile, düşünerek. Bilerek

BİLKASD : Ottoman Turkish

kasıt ile, gaye edinerek

BİLKUVVE : Ottoman Turkish

Fiil mertebesine varmadan. Tasavvurda, tasavvurî olarak. Düşünce halinde. Kabiliyet ve istidat ile

BİLKUVVE : Ottoman Turkish

düşünce halinde

BİLKÜLLİYE : Ottoman Turkish

Tamamı ile. Büsbütün. Bütün ile. Tamamen

BİLKÜLLİYE : Ottoman Turkish

üsbütün

BİLL : Ottoman Turkish

Mübah olan şey

BİLLAH : Ottoman Turkish

illahi, Allah için

BİLLAHİ : Ottoman Turkish

Allah'a, Allah'tan. * (Yemin) maksadı ile söylenir

BİLLE : Ottoman Turkish

Yaşlık, ıslaklık. Çiy dedikleri rutubet ki sabah vakitlerinde olur

BİLLİT : Ottoman Turkish

Akıllı, hâzık ve mâhir kimse

BİLLİZ : Ottoman Turkish

Kısa boylu adam. * Şişman kadın

BİLLUR : Ottoman Turkish

Şeffaf, parlak taş, elmas gibi kıymetli. Cam gibi parlayan

BİLLUR : Ottoman Turkish

pırıl pırıl cam

BİLMECBURİYE : Ottoman Turkish

mecburen

BİLMUKABELE : Ottoman Turkish

Karşılıklı. Karşılık olarak. Mukabil olarak

BİLMUKABELE : Ottoman Turkish

karşılık vermekle

BİLMÜŞAHEDE : Ottoman Turkish

"Görmek suretiyle, görerek.(Hem Sâni-i Âlem'in nihayet cemalde olan kemal-i san'atı üzerine enzar-ı dikkati celb etmek, teşhir etmek istemesine mukabil, en yüksek bir sada ile dellallık eden; yine bilmüşâhede O Zat'tır... M.)"

BİLMÜŞÂHEDE : Ottoman Turkish

şahit olmakla

BİLSAM : Ottoman Turkish

f. Zâtülcenb, akciğer zarı iltihabı

BİLUMUM : Ottoman Turkish

genel olarak, bütün, hep

BİLV : Ottoman Turkish

Belâ. * Zahmet. * Tecrübe, imtihan

BİLVASITA : Ottoman Turkish

Vâsıta ile. Birisinin vâsıta olması, aracılığı ile. * Edb: Terci' ve terkib-i bentleri teşkil eden parçaları birbirine bağlayan beyit.(Bak: Musarra')

BİLVASITA : Ottoman Turkish

vasıta ile