Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
İKNA' : Ottoman Turkish

Kanaat vermek. Râzı etmek. Râzı edilmek. İnandırmak. İnandırılmak. * Ayakta iki tarafa bakmadan durmak

İKNAİYYAT : Ottoman Turkish

İknâ etmek veya râzı etmek için söylenilen sözler

İKNAİYYAT-I HİTABİYYE : Ottoman Turkish

Kelâm ilmine ait bir ıstılahtır. Zannî olan aklî delil demektir. Bürhanın aşağı mertebesidir. Aklı, muhalif fikirlerle karışmamış ve bürhanı anlayamayacak kimseler için kullanılır. İsbattan çok ikna vasfı taşır

İKNAN : Ottoman Turkish

Örtme, saklama, gizleme

İKRA : Ottoman Turkish

Kiraya verme

İKRA' : Ottoman Turkish

"Okutmak. ""Oku"" diye emretmek. * Selâm göndermek. Yakın gelmek. Ziyafet istemek."

İKRAB : Ottoman Turkish

Kederlendirme, hüzün verme

İKRAH : Ottoman Turkish

İğrenmek. Tiksinmek. Bir işi istemiyerek yapmak. * Birine zorla iş yaptırmak veya muamele yapmak

İKRAH-I GAYR-İ MÜLCÎ : Ottoman Turkish

Huk: Eskiden döğme ve hapis gibi yalnız keder ve elemi icab ettiren şeylerle vuku bulan ikrah

İKRAH-I MÜLCÎ : Ottoman Turkish

Huk: Ölüm veya bir uzvun kesilmesi veya bunlara sebep olacak şiddetli döğme ile olan ikrah

İKRAH-I NÂKIS : Ottoman Turkish

Huk: Dayak ve hapis gibi keder ve elemi gerektiren şeylerden meydana gelen mecburiyet

İKRAHEN : Ottoman Turkish

İstemiyerek, tiksinerek. Zorlanarak

İKRAM : Ottoman Turkish

Ağırlamak. Hürmet etmek. Saygı göstermek. * İltifat olarak bir şeyler vermek. * Bağış. * Hesap dışı verilen şey veya yapılan indirme, tenzilât. * Allah'ın lütfu ve ihsanı.(İkramın izharı, yani Allah'ın lütfu ve ihsanı olan ikramın izharı tahdis-i nimettir. İnsanın nefsi, Allah'ın lütfunu kendine isnad etmez. Çünkü kesbinin medhali yoktur.)

İKRAMAT : Ottoman Turkish

(İkram. C.) İkramlar, hürmetler, bağışlar

İKRAMEN : Ottoman Turkish

İkram olarak. Ağırlama suretiyle. Hürmet, tazim ve saygı için

İKRAMİYE : Ottoman Turkish

Hürmet ve mükâfat için verilen para veya hediye. * Memurlara maaş haricinde ve her sene belli bir zamanda verilen para. * Yapılan iyilik karşılığı olarak verilen hediye veya para. * Satıcı tarafından pazarlığın hâricinde olarak müşteriye yahut arada vasıta olana verilen şey. * Bazı teşekkül ve müesseselerin belirli zamanlarda, hisse sahiplerine kur'a çekerek dağıttıkları para

İKRAR : Ottoman Turkish

Açıktan söylemek. Kabul ve tasdik etmek. Hakkı itiraf etmek. Karar vermek. Mukarrer kılmak. * Fık: Bir kimseye diğerinin kendisinde olan hakkını haber vermek

İKRAR Bİ-L KİTABE : Ottoman Turkish

Bir kimsenin diğer bir kimseye olan borcunu kitabetle yani yazı ile tasdik etmesi. Tabirin mânası yazı ile ikrar'dır

İKRAR-I MARİZ : Ottoman Turkish

Ölüm ânında iken edilen ikrar. Vasiyetname

İKRAZ : Ottoman Turkish

Ödünç vermek. Borç vermek. * Kesip ayırmak

İKRAZAT : Ottoman Turkish

Borçlar. Borç vermeler

İKSA : Ottoman Turkish

Giydirmek. Giyecek vermek

İKSA' : Ottoman Turkish

Kasvet. Sıkıntı vermek. Sıkıntı verilmek

İKSA-Yİ EYTAM : Ottoman Turkish

Yetimlerin giydirilmesi

İKSA-Yİ KALB : Ottoman Turkish

Gönül sıkıntısı, iç darlığı