Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
İMMİSAR : Ottoman Turkish

(İmtisar ile aynı mânâdadır) Süt sağmak. * Bir şeyi incelemek. * Az olmak. * Dağılmak. * Hâil, perde

İMPARATOR : Ottoman Turkish

Lât. Büyük kral. Birkaç devlete hükmünü geçiren büyük hükümdar. Tahta çıkan kadın olursa ona imparatoriçe denir

İMRAC : Ottoman Turkish

Ahde vefa etmeme, sözden cayma. * Hayvanı çayıra salıverme

İMRAN : Ottoman Turkish

Hz. Meryemin babası. (Bak: Âl-i İmran)

İMRAR : Ottoman Turkish

Geçirmek. Mürur ettirmek. * İpi sağlam bükmek. * Acıtmak. Acı olmak

İMRAR-I EVKAT : Ottoman Turkish

Vakitleri geçirmek

İMRAZ : Ottoman Turkish

İllet sahibi olmak. Hasta etmek. Bir kimseyi hasta bulmak

İMREE(T) : Ottoman Turkish

Kadın. Hâtun. Avrat

İMRUZ : Ottoman Turkish

f. Bugün

İMSA : Ottoman Turkish

Akşama kalma. * Bozma

İMSAK : Ottoman Turkish

Kendini tutmak. Bir şeyden el çekme. * Oruca başlama zamanı. * Hapsetmek. * Şer'an müftirat denen şeylerden (orucu bozan şeylerden) nefsi hakikaten veya hükmen men' etmek. * Yemez içmez adamın hâli. Cimrilik, hasislik, pintilik

İMSAKİYE : Ottoman Turkish

Ramazanda imsak vakitlerini gösteren cetvel

İMSAL : Ottoman Turkish

Boşuboşuna sarfetme, lüzumsuz yere harcama. Har vurup harman savurma

İMSAS : Ottoman Turkish

Değdirmek. Elle tutmak. Meshetmek

İMTAR : Ottoman Turkish

Yağdırma veya yağdırılma

İMTAR-I AHCÂR : Ottoman Turkish

Taş yağdırma

İMTAR-I MATAR : Ottoman Turkish

Yağmur yağdırma

İMTİDAD : Ottoman Turkish

Uzanmak. Uzayıp gitmek. Gerilip ve çekilip uzanmak. * Boy. Tul. Uzunluk. * Feza, uzay

İMTİDAH : Ottoman Turkish

Aşma, taşma

İMTİHA' : Ottoman Turkish

Bileme veya bilenilme, yahut da bilenme

İMTİHA-Yİ SEYF : Ottoman Turkish

Kılıcın bilenmesi, keskinleştirilmesi

İMTİHAK : Ottoman Turkish

Bozulma

İMTİHAN : Ottoman Turkish

Hor ve zelil kılmak

İMTİHAZ : Ottoman Turkish

Hâlis, katıksız ve saf olma. Durulanma

İMTİKÂR : Ottoman Turkish

(Mekr. den) Oyuna kanma, aldanma