Ottoman Turkish
İMTİLA' : Ottoman Turkish
Dolma. Dolgunluk. * Tıb: Kan durma, kan toplanma
İMTİLA-İ MİDE : Ottoman Turkish
Mide dolgunluğu
İMTİLAL : Ottoman Turkish
Bir millete karışma
İMTİNA' : Ottoman Turkish
Feragat edip geri durma. * Muvafakat etmeme. Çekinme. İstememe. Yapmama. * İmkânsızlık, mümkün olmayış
İMTİNA-İ HAKİKİ : Ottoman Turkish
"Bir şeyin mümkün olmamasının aklen zaruri olması. (Meselâ: Bir kimse kendinden yaş bakımından büyük olan başka bir kimse hakkında: ""Bu benim oğlumdur"" diye iddia etse, dâvâsı dinlenmez. Çünkü, kendinden yaşça büyük bir adamın, kendisinin neslen oğlu olması aklen muhaldir.)"
İMTİNA-İ ÂDİ : Ottoman Turkish
Bir şeyin olması âdeta mümkün olmamak
İMTİNAN : Ottoman Turkish
Minnet. Kendine minnet etmek. Birisine yaptığı ihsan ve iyiliği başına kakmak. * Memnun olmak. * Birisinin çok iftiharla sevdiği ve mâlik olduğu şeye nâil olmak
İMTİRA' : Ottoman Turkish
Çıkarma, ihrac etme, dışarı atma. * Şüphelenme, kuşkulanma. * Tereddüt, mütereddidlik, kararsızlık
İMTİRAS : Ottoman Turkish
Sürtünme, kaşınma
İMTİRAS-I HİMAR : Ottoman Turkish
Eşeğin sürtünüp kaşınması
İMTİSAL : Ottoman Turkish
Nümune kabul etme. * Uymak. Ayrılmamak üzere inkıyad etme. * Mesel ve kıssa söyleme. * Bir şeyin suretine girme. * Muvafakat ve mutabakat etme. * Katili kısas etme. (Bak: Dimağ)
İMTİSALEN : Ottoman Turkish
Bağlı olarak, imtisal ederek, uyarak, tâbi olarak
İMTİSAR : Ottoman Turkish
(Bak: İmmisar)
İMTİSAS : Ottoman Turkish
Emerek çekilmek, emmek, emilmek. Hazmolunmuş olan maddelerin, damarlar tarafından emilmesi
İMTİYAZ : Ottoman Turkish
Diğerlerinden ayrılmak. Farklı olmak, benzerlerinden ayrılmak. * Resmi veya hususi izin. * Masraflı veya mes'uliyetli bir işin başkaları yapmamak üzere bir şahıs veya şirket yahut da bir hey'ete tahsis edilmesi
İMTİYAZ MADALYASI : Ottoman Turkish
"
Abdülhamid'in 11/10/1885 tarihli emriyle devlet ve memleket yararına hizmet edenlere, vazifeyle gönderildikleri yerde başarı gösterenlere verilmek üzere çıkarılan madalya. Altun ve gümüşten olmak üzere iki çeşit olan bu madalyaların ön yüzünde II. Abdülhamid'in ""Elgazi"" tuğrası, bunun altında saltanat arması yer alır. Arka yüzünde: ""Devlet-i Osmaniye uğrunda fevkalâde ibraz-ı sadakat ve şecaat edenlere mahsus madalyadır"" yazısı altında madalyayı alacak olanın adının yazılacağı boş bir bölüm vardır. En altta 1300 rakamı okunmaktadır."
İMTİYAZAT : Ottoman Turkish
(İmtiyâz. C.) İmtiyâzlar, izinler, müsâadeler
İMTİZAC : Ottoman Turkish
Muvafık ve mutabık olmak. Mezcolmak, uyuşmak. İyi geçinmek. Karışmak
İMTİZAC-I ELVAN : Ottoman Turkish
Renklerin uygunluğu
İMTİZACAT : Ottoman Turkish
(İmtizac. C.) İmtizaclar
İMTİZACKÂR : Ottoman Turkish
f. Uyuşarak, anlaşarak, karışarak. Kaynaşmağa müsait surette
İMTİŞAT : Ottoman Turkish
Tarama. Saç veya sakal tarama
İMZA : Ottoman Turkish
Kendi ismini veya kendine ait bir işareti, kendisinin kabullenerek yazması. * İcra ve tamam eylemek
İMZA-İ KAZA : Ottoman Turkish
Huk: Verilen hükmü infaz edip yerine getirme
İMZA-Yİ PADİŞAHÎ : Ottoman Turkish
Padişahın imzası. Osmanlı Padişahları tarafından vaktiyle hükümdarlara yazılan name-i hümayunların kenarlarına altun yaldızla imza konurdu. Bunlara imza-yı padişahî denilirdi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani