Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
İMŞEB : Ottoman Turkish

f. Bu gece

İN'AL : Ottoman Turkish

Nallama veya nallama

İN'AM : Ottoman Turkish

Nimet vermek. İhsan etmek. * Doğruya sevketmek, hidâyete ulaştırmak. * İyilik etmek, bahşiş vermek. * Tar: Osmanlı İmparatorluğu zamanında yeniçerilerin aylıklarına yapılan zam. (Bak: Nimet)

İN'AMAT : Ottoman Turkish

(İn'am. C.) Yardım ve inayetler, meded vermeler. Nimetlendirmeler

İN'AMAT-I KÜLLİYE : Ottoman Turkish

Bütün in'amlar. Cenab-ı Hakk'ın mahlukata, hususan insanlara hadsiz nimetler ihsan etmesi

İN'AMPERVER : Ottoman Turkish

f. Nimetlerle bezeyen, çok nimet veren. Tehlikelerden sâlim kılan

İN'AŞ : Ottoman Turkish

Harekete getirme, canlılık kazandırma. Yukarı kaldırma

İN'İDAL : Ottoman Turkish

(Udul. den) Doğru yoldan çıkma, sapma, dalâlete düşme

İN'İDAM : Ottoman Turkish

İdama gitme. Mahvolma. Yok olma

İN'İKAD : Ottoman Turkish

Akdetme. Bağlanma. * Fık: İcab ve kabulün taraflarca eseri zâhir olup, meşru bağlılık ve alâkadarlık. * Kurulma. Toplanma

İN'İKAS : Ottoman Turkish

Aksetme, tersine çevrilme. * Işık veya sesin bir şeye çarpıp geri gelmesi. * Aynada parlak şeyde eşyanın temessülü

İN'İRA : Ottoman Turkish

Dişin (etleri çekilip) kökü çıkma

İN'İSAB : Ottoman Turkish

Zorlaşma

İN'İSAM : Ottoman Turkish

Muhafaza etme, koruma

İN'İSAN : Ottoman Turkish

Emin ve muhafazalı bulunma

İN'İSAR : Ottoman Turkish

Ezip sıkma, sıkıştırma, suyunu çıkarma

İN'İTAF : Ottoman Turkish

İki kat olma, bükülme, katlanma. * Bir tarafa dönme, temâyül. Meyletme

İN'İZAL : Ottoman Turkish

Bir tarafa çekilme, tek başına kalma

İN-ŞAE : Ottoman Turkish

Eğer isterse, istediği gibi

İNA : Ottoman Turkish

Uzaklaştırma

İNA' : Ottoman Turkish

Yemiş toplama zamanı gelme

İNABE : Ottoman Turkish

Günahları terk ile Hakka dönüş. Hakka tâbi bir mürşide bağlanmak. (Hakk'a ikbal ü teveccüh ve âyât-ı hakkı teemmül ile tevbedir ki, asl-ı hakikatı hayır nöbetine girmek demektir.) (E.T.)

İNAD : Ottoman Turkish

Israr, muannidlik, ayak direme, dediğinden vazgeçmeme

İNADEN : Ottoman Turkish

İnad olsun diye. Tersine olarak

İNADİYE : Ottoman Turkish

Eşyanın hakikatlarını, varlığını inkâr eden bir zümre. (Bak: Sofizm)