Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
İNKÂR : Ottoman Turkish

Bilmeme, tanımama. Yaptığını ve söylediğini gizleme. * Yapmadım deme ve ayak direme. * Reddetme. (Bak: Nefy)

İNKÂRÎ : Ottoman Turkish

İnkârla alâkalı

İNKIBAZ : Ottoman Turkish

Büzülme. Çekilip toplanma. * Sıkıntı. Gamlı olmak. * Kabızlık. Tutukluk

İNKIBAZÎ : Ottoman Turkish

İnkıbazla ilgili

İNKIDAD : Ottoman Turkish

Yıkılma. * Perakende olup dağılma. * Kuş havadan süzülüp inme

İNKIHAL : Ottoman Turkish

Büsbütün zayıf ve güçsüz düşme

İNKIHAM : Ottoman Turkish

Düşünmeden bir işe girişme

İNKILA' : Ottoman Turkish

(Kal'. den) (Ağaç) kökünden koparılma

İNKILÂB : Ottoman Turkish

Başka tarza değişme. Bir hâlden diğer hâle geçme. Başka türlü olma. * Altüst olma

İNKILÂB ALE-L A'KIB : Ottoman Turkish

Ökçeler üzerine dönmek demektir ki, asker yürüyüşünde olduğu gibi, tam sağdan veya soldan geri dönmektir. İki ökçeyi birden yerinde çevirmek suretiyle inkılâb ale-l a'kıb, ayakları çaprazlaştırdığından yürümeyi imkânsız bırakır. Kur'an'da bu tâbir ya harbde firardan kinaye veya dinde irtidaddan mecaz olmak üzere iki mânâya muhtemildir. (E.T.)

İNKILÂB-I HAKAİK : Ottoman Turkish

Hakikatlerin tam zıddına dönmesi (ki, böyle bir şey mümkün değildir.) (Bak: İçtima-ı zıdden) (İnkılâb-ı hakaik ittifâken muhaldir. Ve inkılâb-ı hakaik içinde muhal ender muhal, bir zıd, kendi zıddına inkılâbıdır. Ve bu inkılâb-ı ezdâd içinde bilbedahe bin derece muhâl şudur ki: Zıd kendi mâhiyetinde kalmakla beraber, kendi zıddının aynı olsun. S.)

İNKILÂB-I SAYFÎ : Ottoman Turkish

İlkbaharın bitip, yaz mevsiminin balayışı. Gün dönümü. (21 hazirana rastlar.)

İNKILÂB-I ŞİTEVÎ : Ottoman Turkish

Sonbaharın bitip, kış mevsiminin başlayışı. (Aralık ayının 21'ine rastlar.)

İNKILÂBÂT : Ottoman Turkish

İnkılâblar, değişmeler

İNKIMA' : Ottoman Turkish

Kökü kesilme. Köksüzleşme

İNKIRAZ : Ottoman Turkish

Sönme. Zeval bulma

İNKISAM : Ottoman Turkish

Kırılıp ayrılma. Parçalanma

İNKISAR : Ottoman Turkish

Kısalma, kısa olma

İNKITA' : Ottoman Turkish

Tükenme. Kesilme. Arkası gelmeme

İNKITÂ-İ TAMS : Ottoman Turkish

(Kadın) âdetten kesilme

İNKIYAD : Ottoman Turkish

Boyun eğme. Muti olma. Teslim olma. İtaat etme. İmtisal

İNKIYADEN : Ottoman Turkish

İnkıyad suretiyle. Teslim olarak. İtaat ederek, boyun eğerek

İNKIZA' : Ottoman Turkish

(Kazâ. dan) Sonu gelip bitme. Tamam olma. Mühleti sona erme

İNKIZA-Yİ MÜDDET : Ottoman Turkish

Müddetin bitmesi, zamanın sona ermesi

İNKIZAF : Ottoman Turkish

Kovulma, def olunma, atılma, uzaklaştırılma