Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
İNZAC : Ottoman Turkish

İyice pişirip kıvamını buldurma

İNZAL : Ottoman Turkish

(Nüzul. dan) İndirme. İndirilme. Nüzul ettirme. * Tenasül âletinden meninin çıkması

İNZAL-İ KÜTÜB : Ottoman Turkish

Cenab-ı Hakk'ın vahiy ile peygamberlere kitab göndermesi

İNZAR : Ottoman Turkish

(C.: İnzârât) (Nezr. den) Neticenin kötü olacağını bildirerek fenalıktan sakındırmak. Azab ve ceza va'detmek

İNZARAT : Ottoman Turkish

(İnzar. C.) İhtarlar, tenbihler

İNZİAC : Ottoman Turkish

Yerinden koparma, sökülme. * Tas: Allah'a tam teveccüh ederek dünyevî emelleri bırakmak

İNZİBAT : Ottoman Turkish

Asayiş, düzen ve rahatlık. Umumi emniyetin iyi ve yolunda olması. * Sağlamlaşmak. * Polis vazifesini gören asker, ordu mensubu

İNZİBATÎ : Ottoman Turkish

Emniyet ve asâyişe dair. İnzibata müteallik. İnzibatla alâkalı

İNZİCAR : Ottoman Turkish

Çekilmek, vazgeçmek

İNZİMAM : Ottoman Turkish

Bağlanma. * Yular ile bağlanma

İNZİVA : Ottoman Turkish

Feragat edip bir tarafa çekilmek. Bir işe karışmamak. Dünya işlerini bırakmak. Süfli ve hevesi işleri bırakıp ilm-i Kur'an ve imanla, ibadet ve taatla, Kur'ân ve imana hizmetle vakit geçirmek

İNZİVA-GERDE : Ottoman Turkish

f. İnzivaya çekilen

İNZILAM : Ottoman Turkish

Zâlimin zulmüne boyun eğme

İNZIMAM : Ottoman Turkish

(Zamm. dan) Bir birine ilâve olunmak, katılmak. Yapışmak. Birbiri ile alâkalı oluş

İNŞA : Ottoman Turkish

"Yapma. Vücuda getirme. Terkib etme. Bir şey peyda etmek. * Yaratma. * Edb: Yazı dersi. Nesir yazmak. * Güzel nesir halinde yazı yazmak veya güzel yazılmış nesir halindeki yazı.Çeşitli mektuplaşma ve güzel yazma için mektup, tezkere, istida (dilekçe), tebrik, tâziyenâme, sened v.s. örneklerini içinde toplayan kitaba da inşâ veya inşâ rehberi denir.(""İnşâ ve terkib"" tabir edilen mevcud olan anasır ve eşyadan toplamak suretiyle ona vücud vermektir. Eğer cilve-i ferdiyete ve Sırr-ı ehadiyete göre olsa, hadsiz derece bir sühulet belki vücub derecesinde bir kolaylık olur. Eğer ferdiyete verilmezse, hadsiz derece müşkül ve gayr-ı mâkul, belki imtinâ derecesinde bir suubet olacak. Halbuki; kâinattaki mevcudat nihâyet derecede külfetsiz olarak ve suhuletle ve kolaylıkla gayet mükemmel bir surette vücuda gelmeleri cilve-i ferdiyyeti bilbedahe gösteriyor ve her şey doğrudan doğruya Zât-ı Ferd-i Zülcelâlin sanatı olduğunu isbat ediyor. L.) (Bak: Halk)"

İNŞAALLAH : Ottoman Turkish

Allah izin verirse. Allah nasibederse (meâlindedir). (Bak: Tabii)

İNŞAAT : Ottoman Turkish

Yapmak, inşa etmek. * Yapı. Bina ve gemi yapımıyla alâkalı işler

İNŞAB : Ottoman Turkish

Tırnak batırma, tırnak bastırma

İNŞAD : Ottoman Turkish

Edb: Şiir okuma. Şiiri kaidesine uygun ahenk ile okuma. Sesini yükseltme. * Arayıp soruşturma. * Birisini hicvetme. * Kayıp olan bir şeyi haber verme

İNŞAİYYAT : Ottoman Turkish

(İnşâi. C.) İşitilmemiş ve duyulmamış sözlerden yapılan cümleler

İNŞAİYYE : Ottoman Turkish

İnşâât işleriyle uğraşanlar. Bina ve gemi yapma işleriyle meşgul olanlar

İNŞAK : Ottoman Turkish

Koklatma. Buruna kokulu bir şey çektirme. * Tuzağa veya ağa iliştirme

İNŞAR : Ottoman Turkish

Ölüyü diriltme. (Bu fiil, Allah'a mahsus olmak kaydiyle: İnşar-ı emvat denir.)

İNŞAT : Ottoman Turkish

Ferahlandırma. Neş'elendirme. Sürurlandırma

İNŞAZ : Ottoman Turkish

Yükseltme