Ottoman Turkish
İPOTEK : Ottoman Turkish
Fr. Bir borcun ödeneceği zamana kadar borçlunun alacaklıya vermiş olduğu değerli şey. Rehin
İPTİDA : Ottoman Turkish
(Bak: İbtida)
İPUCU : Ottoman Turkish
Mc: Emare, işaret, alâmet, delil, vesika
İR'AD : Ottoman Turkish
Tehdid etmek, korkutmak. Muztarib etmek. * Kılıç parlatmak. * Kadın yüzünü kendisi açmak
İR'AS : Ottoman Turkish
Çekerek sarsma
İR'Â : Ottoman Turkish
Otlatma
İR'Â-Yİ AGNAM : Ottoman Turkish
Koyunları otlatma
İRA : Ottoman Turkish
Bağış yapma, iyilikte bulunma. * Çakmaktan ateş çıkarma. Parlama
İRABE : Ottoman Turkish
Şüphelendirme, şüpheye düşürme
İRABET : Ottoman Turkish
Akıl, anlayış, kavrayış
İRAD : Ottoman Turkish
Varid kılmak. Getirmek. Söylemek. * Gelir. Kazanç. Bir mal veya mülkün getirdiği kazanç
İRAD Ü MASRAF : Ottoman Turkish
Gelir ve gider
İRAD-I KELÂM : Ottoman Turkish
Söz irad etme, söz söyleme
İRAD-I MESEL : Ottoman Turkish
Edb: Bir fikri isbat için misal getirme. Buna İrsal-i mesel de denir
İRAD-I NUTK : Ottoman Turkish
Nutuk iradetme. Nutuk söyleme
İRADAT : Ottoman Turkish
(İrade. C.) İstemeler, buyruklar, iradeler, emirler, fermanlar
İRADE : Ottoman Turkish
"İstek, arzu. Dilemek. Emir. Ferman. * Bir şeyi yapmak veya yapmamak için olan iktidar, güç.(İrade, ihtiyardan daha geniştir, umumidir. İhtiyar, taraflardan birini diğerine tafdil ile beraber tercihtir. İrade; yalnız tercihtir. Mütekellimler bazan iradeyi ihtiyar mânasında kullanmışlardır. İradenin zıddı kerâhet; ihtiyarın zıddı icâb ve ıztırardır. İrade, hakikatte dâima ma'duma taalluk eder. Çünkü, bir emrin husûl ve vücudu için o, tahsis ve takdir eder.) * Fık: Cenab-ı Hak irade sıfatı ile muttasıftır ve iradesi ezelîdir. Yaratacağı şeyleri bu irade sıfatı ile kendi hikmeti ile birer veche tahsis buyurur ve onun irade buyurduğu mutlak olur.(Âdetullah üzerine irade-i külliye-i İlâhiye, abdin irade-i cüz'iyesine bakar. Yani, bunun bir fiile taallukundan sonra o taalluk eder. Öyle ise cebir yoktur. İ.İ.) (Bak: Vicdan)"
İRADE-İ ALİYE : Ottoman Turkish
"Tar: Sadrazam tarafından verilen emir. Bu emir yazılı olduğu gibi, şifâhi de olurdu. Yazılı olana ""iş'arat-ı âliye"" de denilirdi."
İRADE-İ CÜZ'İYYE : Ottoman Turkish
Allah tarafından insanın kendi salâhiyetinde bıraktığı istek, arzu. İnsanın herhangi bir tarafa meyletme kuvveti ve isteği. Az ve zayıf irade
İRADE-İ İLÂHİYE : Ottoman Turkish
Külli irade. Allah'ın emri ve isteği
İRADE-İ KÜLLİYE : Ottoman Turkish
Külli irade. Allah'ın her şeye şâmil olan emri ve iradesi
İRADE-İ SENİYYE : Ottoman Turkish
Padişahın, bir işin yapılması veya yapılmaması hakkında verdiği emir. İrade eskiden şifahî, yani ağızdan emir vermek, yahut kendi el yazısı ile yazmak suretiyle verilirdi. Sonradan iradeler mabeyn baş kâtibinin imzasını taşıyan yazılı kâğıtla bildirilmeğe başlamıştır. * Çok yüksek ve mühim yerden gelen emir
İRADE-İ ZÂTİYE : Ottoman Turkish
Bir adamın kendi arzu ve isteği
İRADE-İ ŞÂHANE : Ottoman Turkish
Padişahın emri, fermanı, buyruğu
İRADET : Ottoman Turkish
İrade, istek, dileme. * Gönül isteği
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani