Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
İSM-İ FÂİL : Ottoman Turkish

Gr: Kendisinden fiil, iş çıkan kimsenin sıfatı. Fâil, hâdim, kâtib gibi

İSM-İ HÂSS : Ottoman Turkish

Gr: Yalnız bir kimse, bir hayvan veya bir şeye hâs olan isim. Hz. Muhammed (A.S.M.), Medine-i Münevvere gibi

İSM-İ İŞARET : Ottoman Turkish

"Gr: Kendisiyle muayyen bir şeye işaret olunan kelime. ""Bu, şu o"" gibi."

İSM-İ MEF'UL : Ottoman Turkish

Gr: Fâilin fiili kendi üzerine geçen kelime. Mektub, mazlum, mağdur gibi

İSM-İ MENSUB : Ottoman Turkish

"Gr: Kelimenin sonuna Türkçede ""Li"", Arabça ve Farsçada kelime sessiz harfle bitiyorsa, bir ""î"", sesli harfle bitiyorsa; yerine göre sesli harf atılarak veya atılmayarak ""î"" veya ""vî"" harfi getirilerek yapılan, nereli ve nereye mensub olduğunu ifade eden isimdir. İstanbullu, İstanbulî; Mekkeli, Mekkî; Konyalı, Konevî; Bağdatlı, Bağdadî... gibi.)"

İSM-İ MERRE : Ottoman Turkish

Def'a, kerre gibi bir hareketin bir defa olduğunu bildiren fiil'den yapılan isim. (Darbe: Bir defa vuruş. Lem'a: Bir parlayış gibi.)

İSM-İ MEVSULE : Ottoman Turkish

"O şey ki, o kimse ki, mânâlarının yerine kullanılan, ""Mâ, Men, Ellezi"" gibi kelimelerdir. İki kelimeyi veya mânâyı birbirine birleştiren, mânâsı kendinden sonra gelen bir cümle ile tamamlanın bir kelimedir."

İSM-İ TAFDİL : Ottoman Turkish

"Renge, şekil ve vasfa dâir (ef'al) vezninde olan mutlak ve uzuv noksanlığına delâlet etmemek üzere mukâyeseli üstünlük ifâde eden sıfatlardır. Daha büyük, en büyük, daha küçük, en küçük, en güzel, daha güzel gibi mânâlara gelir. (Kebir kelimesinin ism-i tafdili: Ekber; sağir kelimesinin ism-i tafdili: Asgar; sa'b kelimesinin de Es'ab'dır.)"

İSM-İ TASGİR : Ottoman Turkish

Küçültme ismi. Küçüklük veya azlığa delâlet eden isimdir. Arapçada ekseri (Fueyl) veya (Fuayil) vezninde, Türkçede kelime sonuna cik, cık, cağız, ceğiz gibi ekler getirerek yapılır. Abd: Kul, Ubeyd: Kulcağız, kulcuk gibi

İSMA : Ottoman Turkish

Yükseltmek. * İsim koymak

İSMA' : Ottoman Turkish

İşittirmek, sesini duyurmak, bir sözü istenilen yere ulaştırmak

İSMAH : Ottoman Turkish

Cömert ve eli açık olma. * İtâatli ve bağlı etme

İSMAİL (A.S.) : Ottoman Turkish

Peygamberlerdendir. İbrahim'in (A.S.) oğludur. Küçükken İbrahim'e (A.S.), oğlunu Allah için kurban etmesi emredildi. Halilullah olan İbrahim, İsmail'i (A.S.) kurban etmek isterken Cenab-ı Hak koç gönderdi. Mu'cize zâhir oldu. Bıçak İsmail'i kesmedi, yerine koç kurban edildi. Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) de ceddi olan İbrahim ve İsmail (A.S.)lar Kâbe'yi yeniden inşâ ettiler. (Bak: Kâbe, İbrahim (A.S.) )

İSMAM : Ottoman Turkish

Sona erdirme, bitirme, tamamlama

İSMAR : Ottoman Turkish

(Semere. den) Meyve ve semere vermek, fayda vermek

İSMAT : Ottoman Turkish

"Susturma, sükut ettirme. * Men'etmek. * Tecvidde
Harfi söylerken lisana ağır geldiğinden, kendilerinden yalnız aslı rübâî olanlar ile, hümasi olanların terkibi men' edilmişti. İsmât sıfatının harfleri; izlâk sıfatının harfleri olan on altı harf ile harf-i meddin maadası olan on dokuz harfdir. (Bak: Musmit)"

İSMEN : Ottoman Turkish

Sadece isimle, gerçekten olmayan

İSMET : Ottoman Turkish

"Günahsızlık, mâsumluk. Günahlardan kaçınmak melekesine sâhib olmak. Suçsuzluk. * Peygamberlik vasıflarından birisidir. Peygamberler (A.S.), hiç bir zaman gizli, âşikâr herhangi bir ma'siyete yaklaşmazlar; bütün kusur ve hatâlardan ve şâibelerden müberrâdırlar."

İSMETLÜ : Ottoman Turkish

Tar: Derece bakımından yüksek kimselere, sultan ve şehzâdelerin hanımlarıyla kızlarına verilen bir ünvan idi

İSMETMEÂB : Ottoman Turkish

İsmetlü. Günahsız. Haramdan ve nâmusa dokunur hâllerden çekinen

İSMETPENAH : Ottoman Turkish

İsmetlü, ismetmeâb

İSMİD : Ottoman Turkish

Sürme taşı. * Cenab-ı Peygamber'in kullandığı ve tavsiye ettiği bir cins kırmızı sürme

İSMİRAR : Ottoman Turkish

(Semrâ. dan) Esmerleşme, kara olma, kararma

İSMİYYET : Ottoman Turkish

İsim olma hâli, isimlilik

İSMÎ : Ottoman Turkish

"(İsmiyye) İsme mensub, isimle alâkalı. İsmen olup aslen olmayan, varlığı isimden ibâret olan. İsim cinsinden. * Arabçadan iki isimden, yani; müsned ile müsned-i ileyhten mürekkep cümle."