Ottoman Turkish
İZAE : Ottoman Turkish
(İzâet) (Zû. dan) Işık verme, aydınlatma, ziya verme. (Bak: Izaet)
İZAFAT : Ottoman Turkish
(İzâfet. C.) İzafetler, isim takıları, isim tamlamaları. * Gr: Zincirleme isim tamlaması
İZAFE(T) : Ottoman Turkish
Bir şeyi bir kimseye veya bir şeye nisbet etmek, yakın etmek. İsnâd etmek. Katmak, katıştırmak. * Bir şey üzerine meylettirmek, havale olmak, bağlanmak. * Mal etmek. * Gr: İki isimden meydana gelen bağlılık tamlaması
İZAFET-İ MAKLUB : Ottoman Turkish
"Ters çevrilmiş terkib. Muzaf-un ileyh ile muzafın yer değiştirmesi olup, böylece birleşik isim ve sıfatlar yapılır. Bu terkibler semâidir; işitilmekle öğrenilir, bir kaideye bağlı değildir. Her terkib bu şekle sokulmaz. Meselâ: Tâb-ı meh: Meh-tâb: Ay ışığı. Çeşm-i âhu: Ahu-çeşm: Ceylân gözlü. Nazar-ı haram: Haram-ı nazar... gibi.)"
İZAFET-İ MAKTU' : Ottoman Turkish
Kesik tamlama. Terkib-i izafet-i maktu'da denir. Esre'yi kaldırmağa da fekk-i izafet denir. Yani izafetin kaldırılması demektir. Meselâ: Câme-hâb $
Yatak. Câme-i hâb $
Uyku elbisesi. Ser-rişte $
İp ucu, vesile, tutamak. Ser-i rişte $
İpin ucu
İZAFETEN : Ottoman Turkish
İsnad etmek suretiyle, isnad ederek, ona bağlıyarak
İZAFİYYE : Ottoman Turkish
Münasebet. Bağlı oluş. Alâkalılık
İZAFİYYET : Ottoman Turkish
Alâka mahiyeti. Bağlılık
İZAFÎ : Ottoman Turkish
İzafetle alâkalı, izafete dâir. Ona bağlamak suretiyle. Alâkalı göstererek
İZAH : Ottoman Turkish
Açıklamak. Bir şeyi anlaşılır hâlde söylemek veya yazmak
İZAHA : Ottoman Turkish
Bir şeyin çevresini dolaşma
İZAHAT : Ottoman Turkish
(İzah. C.) İzahlar, açıklamalar
İZAHE : Ottoman Turkish
Bir şeyi ayırma. * Kurtulma. * Yok etme
İZAHEN : Ottoman Turkish
Açıklayarak, izah ederek
İZAKA : Ottoman Turkish
(Zevk. den) Tattırma veya tattırılma. Lezzet ve zevk hissettirme
İZALE : Ottoman Turkish
Halsiz bırakma. * Uzun etekli elbise. * Kadın yaşmağını açma. * Sarığın ucunu uzatma
İZALE-İ ŞÜYU' : Ottoman Turkish
Ortaklığı giderme
İZAM : Ottoman Turkish
(Azim. C.) Büyükler. Büyük kimseler. * (Azm. C.) Kemikler
İZAM-I REMİME : Ottoman Turkish
Çürümüş kemikler
İZAN : Ottoman Turkish
Bildirmek. * Ezan okumak
İZAR : Ottoman Turkish
Peştemal. Futa. Göğüsten aşağı örtülen elbiseler. * İsmet, iffet. * Zevce
İZARE : Ottoman Turkish
Bir kimseyi kuşkulandırıp vesveseye düşürme
İZBAD : Ottoman Turkish
Köpüklenme. * (Ağaç) çiçek açma
İZBAR : Ottoman Turkish
Yazma. Yazma ile bildirme
İZBE : Ottoman Turkish
Kuytu. Loş. Pis ve nemli yer
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani