Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
İŞCAZ : Ottoman Turkish

Kederlendirme, üzme, hüzün ve gam verme

İŞE : Ottoman Turkish

f. Orman, sık ağaçlık. * Câsus, hafiye

İŞFA' : Ottoman Turkish

(Şifâ. dan) Hastaya şifalı şeyler verme. Hastanın iyileşmesi için çeşitli çarelere başvurma

İŞFAF : Ottoman Turkish

Üstün tutma

İŞFAK : Ottoman Turkish

Acıyarak sakınma. Şefkat ve inayet etme. * Sevme. * Sakınma ve korkma. * Azaltma. * Lütfetme, bağış, ihsan

İŞGAL : Ottoman Turkish

Zabtetme, istilâ etme. * Birisini işten alıkoyma, başka şeyle meşgul etme, oyalama, uğraştırıp kendi işine mâni olma

İŞGENE : Ottoman Turkish

f. İhiyarlıktan veya kızgınlıktan dolayı yüzde hâsıl olan buruşukluk

İŞGERE : Ottoman Turkish

f. Şâhin, atmaca ve doğan gibi av için kullanılan terbiye görmüş kuş

İŞGERF : Ottoman Turkish

f. Dayanıklı, sağlam, kalın. * Şan, nam, ün, şeref

İŞGUH : Ottoman Turkish

f. Yere yıkılış, yüz üstü kapanış

İŞGÜFE : Ottoman Turkish

f. İstifrağ, kusma. * Çiçek

İŞGÜZAR : Ottoman Turkish

f. Becerikli, çalışkan. * Kendini göstermek için gerekmezken işe karışan

İŞGÜÇ : Ottoman Turkish

t. Meşguliyet, vazife, memuriyet

İŞHA' : Ottoman Turkish

Ağız açma, ağzını açma

İŞHAD : Ottoman Turkish

Delil getirme, delil olarak gösterme. Şehadet ettirme, şâhid gösterme. * Şehid olma

İŞHAR : Ottoman Turkish

Ün alma, meşhur olma, şöhret kazanma. * Kadın, doğum yapacağı aya girme

İŞHAS : Ottoman Turkish

Gitme zamanı gelip çatma. * Tedirgin ve rahatsız etme

İŞHAZ : Ottoman Turkish

Keskinleştirme, bileme

İŞHAZ-I SEYF : Ottoman Turkish

Kılınç bileme

İŞKA' : Ottoman Turkish

Şaki ve bedbaht eylemek

İŞKAMPAVİYA : Ottoman Turkish

İtl. Harp gemilerinden asker naklinde kullanılan en büyük filika. İşkampaviya'lar sandal büyüklüğünde, yalnız ondan daha geniş ve yüksekti. Karaya asker sevkiyatında, gemiye erzak ve levâzım alınmasında kullanıldığı gibi eskiden donanmaya su alınacağı zaman su ile doldurulur, diğer bir filika yedeğinde geminin bordasına götürülerek geminin tulumbasıyla içindeki su nakledilirdi. (O.T.D.S.)

İŞKEMBE : Ottoman Turkish

f. Geviş getiren hayvanların midesinin en büyük kısmı. * Karın

İŞKENCE : Ottoman Turkish

F. Eziyet, azab

İŞKESTE : Ottoman Turkish

f. Kırık, bitik. Kırılmış

İŞKİL : Ottoman Turkish

f. Şüphe, vesvese. Vehimlenmek. * Hile, tezvir. * Sağ ön ayağı ve sol arka ayağı beyaz olan at