Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ITTILÂ : Ottoman Turkish

ilgi, bilme

ITTIRAD : Ottoman Turkish

düzenli gidiş

IYAZ : Ottoman Turkish

sığınma

IYÂDET : Ottoman Turkish

hastayı ziyaret edip hatırını sormak

IYÂL : Ottoman Turkish

ir kimsenin geçindirmek zorunda olduğu kişiler

IZDIRABAT : Ottoman Turkish

ızdıraplar, acılar, darlıklar, sıkıntılar

IZRAR : Ottoman Turkish

zarar verme

IZTIRÂB : Ottoman Turkish

acı, darlık, sıkıntı

IZTIRÂR : Ottoman Turkish

zorda kalma

IZTIRÂREN : Ottoman Turkish

zorda kalarak

IZTIRÂRÎ : Ottoman Turkish

mecburi

ŞA'AR : Ottoman Turkish

Kıl büken

ŞA'B : Ottoman Turkish

Ayrılmak. Dağılmak. * Islah etmek, düzeltmek. * Helâk etmek. * Kırmak

ŞA'BAN : Ottoman Turkish

(Şâbân) Arabi ayların sekizincisi. Mübârek Şuhur-u selâsenin (Üç ayların) ikincisi

ŞA'BEZE : Ottoman Turkish

El çabukluğu

ŞA'LA' : Ottoman Turkish

Uzun, tavil

ŞA'R : Ottoman Turkish

(C.: Şüur-Eşâr) Kıl. Saç. * Ateş yakmak. * Cenk koparmak, kavga çıkarmak

ŞA'RA : Ottoman Turkish

(C.: Şüâr) Çok miktar ağaç. * Bir nevi zerdali. * Kuyruğunda dikeni olan bir cins sinek

ŞA'RANÎ : Ottoman Turkish

(Hi:
973) Dört hak mezhebin birleşen ve ayrılan tarafları hakkında mu'teber eserleri olan meşhur bir fakihtir. Mizan-ı Şaranî ismiyle bilinen eseri meşhurdur

ŞA'RİYYE : Ottoman Turkish

Çorbalık makarna, şehriye

ŞA'RİYYET : Ottoman Turkish

Fiz: Kılcallık

ŞA'VA' : Ottoman Turkish

Perâkende, dağınık. * Dağıtmak

ŞA'ŞA' : Ottoman Turkish

Yıldıramak, parıldamak. * Uzun ve yeynicek olmak

ŞA'ŞAA : Ottoman Turkish

Parlama. Zahirî parlak görünüş. * Bir şeyi birbirine katıp karıştırmak

ŞA'ŞAADAR : Ottoman Turkish

f. Gösterişli, şa'şaalı, parlak