Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ŞAHM-PARE : Ottoman Turkish

f. İç yağın bir parçası. Bir kısım iç yağı

ŞAHMERDAN : Ottoman Turkish

(Şâh-ı merdan) f. Mertlerin şahı, Hazret-i Ali (R.A.). * Aşağı yukarı çıkan büyük demir tokmak

ŞAHN : Ottoman Turkish

Doldurmak. * Sürüp reddetmek

ŞAHNA' : Ottoman Turkish

Buğz, düşmanlık, adâvet

ŞAHNE : Ottoman Turkish

İnzibat memuru, emniyet memuru

ŞAHNİŞİN : Ottoman Turkish

f. Şahların oturmalarına lâyık yer. * Evin sokak üzerine olan çıkmaları

ŞAHR (ŞAHİR) : Ottoman Turkish

Ağızını öttürmek. * Islık çalmak. * Sesi yükseltmek

ŞAHRAH : Ottoman Turkish

f. Büyük ve işlek yol, cadde. Şaşırılması mümkün olmayan doğru ve işlek yol

ŞAHREG : Ottoman Turkish

f. şah damar, büyük damar

ŞAHS : Ottoman Turkish

Acı çekmek. Iztırab çekmek

ŞAHS-I MANEVÎ : Ottoman Turkish

Bir şahıs olmayıp kendisine bir şahıs gibi muamele yapılan şirket, cemaat, cemiyet gibi ortaklıklar. Belli bir kişi olmayıp bir cemaatten meydana gelen manevî şahıs. * Bir topluluğun taşıdığı manevî kuvvet ve meziyetler

ŞAHSAR : Ottoman Turkish

f. Dallı budaklı ağaçlar. Ağaçlık yer. Koruluk

ŞAHSEN : Ottoman Turkish

Şahıs olarak, ferd olarak. Şahısça, kendi. * Yalnız uzaktan görerek

ŞAHSİYET : Ottoman Turkish

Bir kimsenin kendisine mahsus ahvâli. Şahıs olma. Karakter sâhibi ve makbul bir insan olma

ŞAHSİYYAT : Ottoman Turkish

Kişinin şahsına, kendine ait sözler. * Birinin kendine ait münasebetsiz sözleri

ŞAHSÎ : Ottoman Turkish

Şahsa mahsus, şahsa ait, dair. Kişi ile, şahıs ile alâkalı

ŞAHSÜVAR : Ottoman Turkish

(C.: şâhsüvârân) f. Ata iyi binen

ŞAHT (ŞÜHUT) : Ottoman Turkish

Iraklık, uzaklık, bu'd

ŞAHTEREC : Ottoman Turkish

şahtere otu

ŞAHUR : Ottoman Turkish

f. Ekmek fırını

ŞAHVAR : Ottoman Turkish

(Şeh-vâr) f. Şâha, hükümdara yakışacak tarzda, şah gibi. * İri ve iyi cins inci

ŞAHVE : Ottoman Turkish

Adım, hatve

ŞAHZ : Ottoman Turkish

Keskinleştirmek

ŞAHZADE : Ottoman Turkish

f. Şâh oğlu. Hükümdar veya pâdişah oğlu. Prens

ŞAHÎ : Ottoman Turkish

"f. şaha, hükümdara ait, şah ile ilgili. * Hükümdarlık, şahlık. * Eski topların bir çeşiti. * Nişastalı, yumurtalı bir helva. * Tar: Osmanlı Padişahlarından Yavuz Sultan Selim Han'ın bastığı altun para. (Bu ismin verilmesi, üzerinde ""şah"" kelimesinin yazılı bulunmasından dolayıdır.)"