Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ŞEANLA' : Ottoman Turkish

Uzun, tavil

ŞEARİR : Ottoman Turkish

Davar yanırına üşüşen sinek ve üvez. * Her yöne dağılmak

ŞEAS : Ottoman Turkish

Toz. * Tozlu olmak. * Yayılmak, münteşir olmak. * Dirilmek

ŞEAYİR : Ottoman Turkish

(Şâire. C.) Hac için hazırlanan nişanlı kurbanlar. Şâireler. Safâ. Merve, Mina ve Arafat gibi, menâsik-i haccın edâ edilecek yerleri ve dinin alâmetleri. Menâsik ve âyin rüsumu

ŞEB : Ottoman Turkish

f. Gece, karanlık

ŞEB'AN : Ottoman Turkish

Karnı doymuş, tok. * Emin

ŞEB-İ ARUS : Ottoman Turkish

Düğün gecesi. * Mc: Mevlana'nın vefat ettiği gece

ŞEB-İ FİRKAT : Ottoman Turkish

f. Ayrılık gecesi, firkat karanlığı

ŞEB-İ HİCRAN : Ottoman Turkish

Ayrılıkla geçirilen gece. Hicran gecesi

ŞEB-İ YELDA : Ottoman Turkish

f. En uzun gece

ŞEBAAT : Ottoman Turkish

Dolgunluk, tokluk

ŞEBAB : Ottoman Turkish

(Şebibe) Gençlik. * Yiğit, civan. * Gençler

ŞEBABANE : Ottoman Turkish

f. Genç ve yiğit olarak. Genç gibi, yiğitçesine

ŞEBABİYET : Ottoman Turkish

Gençlik, tazelik. Yiğitlik. Civanlık

ŞEBAH : Ottoman Turkish

(C.: Eşbâh) Cüsse, cisim, ceset. Şahıs. Karaltı

ŞEBAHET : Ottoman Turkish

Benzeme, benzeyiş

ŞEBAK : Ottoman Turkish

Şehvet galip olup cimaa çok hırslı olmak. * Koyu karanlık

ŞEBAKET : Ottoman Turkish

Kafes veya ağ gibi örülme

ŞEBAM : Ottoman Turkish

Anasını emmesin diye kuzu ve oğlak ağzına takılan ağaç ağızlık. * Araptan bir kabile

ŞEBAMAN : Ottoman Turkish

Paça bağı

ŞEBAN : Ottoman Turkish

(şeb. C.) f. Geceler

ŞEBANE : Ottoman Turkish

f. Geceye ait. Gece ile alâkalı. Gece vakti olan. Gecelik

ŞEBANGAH : Ottoman Turkish

f. Gece vakti, geceleyin. * Gecelenecek yer

ŞEBANRUZ : Ottoman Turkish

"f. 24 saatlik zaman. ""Gece gündüz""."

ŞEBAT : Ottoman Turkish

(C.: şebâ-şebevât) Tezlik, çabukluk. * Cihet, yön, taraf