Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ŞEDİD-ÜL MİHAL : Ottoman Turkish

Şiddetli kuvvet. Ağır ve şiddetli azab

ŞEDİD-ÜŞ ŞEKİME : Ottoman Turkish

"Şedid-ün nefs; yani başkasına boyun eğmekten çekinen ve kibirlenen."

ŞEDİDE-İ MECHURE : Ottoman Turkish

Elif, cim, dal, tı, ba harfleridir. Bunların zıddı: Rehavet (rahvet) ile Beyniye sıfatıdır

ŞEDİDE-İ MEHMUSE : Ottoman Turkish

Kaf ve tâ harfleri

ŞEDKAM : Ottoman Turkish

Geniş, vâsi

ŞEDV : Ottoman Turkish

"Irlamak; teganni ve terennüm."

ŞEF' : Ottoman Turkish

Çift. * Kurban bayramı günü. * Namazların her iki rek'atı demektir. Dört rek'atlı bir namazın evvelki iki rek'atında Şef'-i evvel, diğer iki rek'atına da Şef'-i Sâni denilir. Üç rek'atlı namazın üçüncü rek'atı da Şef'i sâni'dendir

ŞEFA : Ottoman Turkish

Kenar, taraf, uç

ŞEFAAT : Ottoman Turkish

Şefaat etmek. Af için vesile olmak. * Fık: Âhiret günü bir kısım günahkâr mü'minlerin affedilmeleri ve itaatli mü'minlerin de yüksek mertebelere ermeleri için Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm ve sâir büyük zâtların Allah Teâlâ'dan (C.C.) niyaz ve istirhamda bulunmalarıdır

ŞEFAAT-I UZMÂ : Ottoman Turkish

(Bak: Makam-ı Mahmud)

ŞEFACEREF : Ottoman Turkish

(Şefâcürf) Yar üstü. Uçurum kenarı

ŞEFAFET : Ottoman Turkish

Şeffaflık, saydamlık, şeffaf olma

ŞEFAK : Ottoman Turkish

Korku, havf

ŞEFAKAT : Ottoman Turkish

Şefkat, acıyarak şefkatle sevmek. Karşılık istemeden merhamet edip acımak, sevmek

ŞEFAKAT-I ÜBÜVVET : Ottoman Turkish

Babalık şefkati

ŞEFAN : Ottoman Turkish

Yağmurlu soğuk rüzgâr

ŞEFARİC : Ottoman Turkish

Bir cins helva

ŞEFAŞİF : Ottoman Turkish

Çok susamak

ŞEFE : Ottoman Turkish

f. Dudak. * Kenar

ŞEFEKA : Ottoman Turkish

Esirgemek, korumak

ŞEFELLEC : Ottoman Turkish

Burun delikleri büyük, dudakları yumru kalın ve sarkık olan adam. * Ferci vasi avret

ŞEFETAN : Ottoman Turkish

İki dudak

ŞEFETEYN : Ottoman Turkish

İki dudak

ŞEFEVAT : Ottoman Turkish

(şefe. C.) Dudaklar. * Kenarlar

ŞEFEVÎ : Ottoman Turkish

(Şefeviye) Dudağa ait. Dudakla alâkalı