Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ŞEMERDEL : Ottoman Turkish

Uzun boyunlu, seri davar

ŞEMET : Ottoman Turkish

Saçın akı karasına karışmak

ŞEMH : Ottoman Turkish

Uzak niyet ve kasıt. * Tekebbür etmek, kibirlenmek

ŞEMHAR : Ottoman Turkish

Büyümek. Uzamak

ŞEMİLLE (ŞEMLÂL-ŞEMLİL) : Ottoman Turkish

Yeyni, hafif

ŞEMİM : Ottoman Turkish

Koku. Hoş koku

ŞEMİM-İ CİBAL : Ottoman Turkish

Dağların güzel kokusu

ŞEMİME : Ottoman Turkish

(C.: Şemâim) Güzel kokulu şey, râyiha

ŞEMİRE : Ottoman Turkish

Hızlı yürüyen deve

ŞEMİRR : Ottoman Turkish

Katı, şiddetli, şedid

ŞEMİT : Ottoman Turkish

Karışık

ŞEMİZER : Ottoman Turkish

Hızlı yürüyen deve

ŞEML : Ottoman Turkish

Az şey. Perâkendelik. * Örtmek, bürünmek, toplanmak. * Topluluk, cemaat, insan yığını

ŞEMLAK : Ottoman Turkish

Yaşlı, pir, ihtiyar

ŞEMLE : Ottoman Turkish

(C.: şümül) Kilim. * Az miktar su

ŞEMM : Ottoman Turkish

Koku hissetmek, koklamak

ŞEMMAM : Ottoman Turkish

Yeşil, kızıl ve sarı hatları ve güzel kokusu olan küçük bir cins kavun

ŞEMME : Ottoman Turkish

Bir defa koklamak. * En küçük mikdar

ŞEMMUS : Ottoman Turkish

Yavuz tosun at

ŞEMR : Ottoman Turkish

Yürürken sallanmak

ŞEMS : Ottoman Turkish

Güneş, âfitab

ŞEMS-ABAD : Ottoman Turkish

f. Güneşi bol yer. Günlük güneşlik yer

ŞEMS-İ EZELÎ : Ottoman Turkish

Vâcib-ül-vücud ve ebediyyen var olan, her şeyi nurlandıran Allah (C.C.) hakkında teşbihen söylenen bir tabirdir

ŞEMS-İ HİDAYET : Ottoman Turkish

Hidayet güneşi. Hz. Muhammed'in (A.S.M.) bir ismi

ŞEMS-PARE : Ottoman Turkish

f. Güneş parçası. * Mc: Çok parlak