Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ŞEREC : Ottoman Turkish

(C.: Şüruc) Donyağı

ŞEREF : Ottoman Turkish

Yükseklik, yücelik. Büyüklük. * İnsanlar arasında geçerli ve makbul olma. Büyük bir makam sâhibi olma. * Cenab-ı Hakka itâat ve ubudiyyeti ve yüksek hizmeti ile çok ihsanına mazhar olma. * İftihâr, övünme

ŞEREF-BAHŞ : Ottoman Turkish

f. şereflendiren. şeref veren

ŞEREF-EFZA : Ottoman Turkish

f. Şeref artıran

ŞEREF-PEZİR : Ottoman Turkish

f. Şeref ve itibar bulan

ŞEREF-RESAN : Ottoman Turkish

Şeref ulaştıran, şeref eriştiren

ŞEREF-RİZ : Ottoman Turkish

f. Şeref veren

ŞEREF-VARİD : Ottoman Turkish

f. Şerefle gelen

ŞEREF-YAB : Ottoman Turkish

f. şeref bulan, şeref kazanan

ŞEREF-ZAHİR : Ottoman Turkish

f. Şerefle çıkan

ŞEREFE : Ottoman Turkish

Minarenin ezan okunan yeri. Yüksek kale ve emsali yerlerdeki burç, çıkıntı

ŞEREH : Ottoman Turkish

Tamahkârlık, açgözlülük, şiddetli hırs

ŞEREKE : Ottoman Turkish

(c.: Şerek-Eşrâk) Ağ, tuzak. * Ulu yol, büyük yol. * Yol ortası. (Bu mânaya. C.: Şürek)

ŞEREKRAK (ŞERAKRUK) : Ottoman Turkish

Yeşil kanatlı, siyah burunlu, güvercin büyüklüğünde kırmızı bir kuş

ŞEREM-SAR : Ottoman Turkish

f. (Şerm-sâr) Utanan, utanmış, sıkılgan

ŞERENG : Ottoman Turkish

f. Zehir

ŞERER : Ottoman Turkish

(Şerare ve Şerere. C.) Kıvılcımlar

ŞERERE : Ottoman Turkish

(C.: Şirer-Şirâr) Ateş kıvılcımı

ŞERERFEŞAN : Ottoman Turkish

f. Kıvılcım saçan

ŞERERNÂK : Ottoman Turkish

f. Kıvılcım saçan

ŞERES : Ottoman Turkish

Elin yarılması. * Kaba ve galiz olmak

ŞERET : Ottoman Turkish

(C.: Eşrât) Alâmet. İşaret, belirti

ŞERETİYY : Ottoman Turkish

(C.: Şurut-Şuratâ) Çeri başı. * Pazar başı

ŞERH : Ottoman Turkish

Açma, genişletme. * Açıklama. Anlaşılanı anlatma. Bir yazı veya konuşmayı kolay anlaşılması için izah etme, tafsil etme. * Bir şeyi dilim dilim kesme. * Bollaştırma. * Bir müşkil ve mübhem makaleyi açıklama, keşif ve izhar etme. * Açıklanmış yazı, risale

ŞERHA : Ottoman Turkish

Dilim. Kesilip dilimlenmiş şey. parça