Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ŞEVŞEB : Ottoman Turkish

Karınca

ŞEY' : Ottoman Turkish

Miktar. * Uzaklık. * Arslan eniği

ŞEY'AN : Ottoman Turkish

Uzaktan gören. * İleriyi gören, her şeyin sonunu düşünen

ŞEY'EN FEŞEY'EN : Ottoman Turkish

Yavaş yavaş, azar azar

ŞEYATİN : Ottoman Turkish

Şeytanlar. (Bak: Şeytan)

ŞEYB : Ottoman Turkish

İhtiyarlık. Yaşlılık. * Saç, sakal ağarması

ŞEYD : Ottoman Turkish

Binayı kireçle yapmak

ŞEYDA : Ottoman Turkish

f. Tutkun. Divane. * Çok sevgiden hâsıl olan hal

ŞEYDÂİ : Ottoman Turkish

f. Çok fazla sevgiden hâsıl olan divanelik, şaşkınlık

ŞEYH : Ottoman Turkish

Yaşlı adam. * Bir kabilenin ileri geleni. Kabile reisi. * Tarikatta müridlerin reisi. (Bak: Müteşeyyih, Tarikat)

ŞEYH SAİD HADİSESİ : Ottoman Turkish

5 Şubat 1925'de devrin hükümetine karşı şark aşiret reislerinden Şeyh Said ismindeki zâtın teşebbüs ettiği bir harekettir. Şeyh Said, bu hareketine yardım etmesi için Bediüzzaman Said Nursî'ye mektub yazmış, fakat Bediüzzaman bu teklifi reddetmiş ve cevaben yazdığı mektubda şöyle demiştir:(Türk milleti, asırlardan beri İslâmiyete hizmet etmiş ve çok veliler yetiştirmiştir. Bunların torunlarına kılınç çekilmez. Siz de çekmeyiniz. Teşebbüsünüzden vazgeçiniz. Millet irşad ve tenvir edilmelidir. Tr.) (Bak: Said-i Nursî)

ŞEYH-ÜL HADİS : Ottoman Turkish

İkiyüz bin Hadis-i Şerifi, rivayet edenleriyle birlikte ezbere bilen büyük hadis âlimi

ŞEYH-ÜL İSLAM : Ottoman Turkish

Osmanlı Devleti zamanında din işlerine bakan ve sadrazamdan sonra gelen en yüksek vazifeli şahıs. Âlimlerin reisi

ŞEYHAN : Ottoman Turkish

"(şeyheyn) Esasen iki şeyh demek olup; bazı eserlerde, Buharî ve Müslim yerinde kullanılır. Her ikisinin Hadis Kitablarına birden Sahihan denir. * Hazret-i Ebubekir ile Hazret-i Ömer'in (R.A.) beraberce bâzı mühim kitaplarda geçen isimleri. * Bazı fıkıh kitablarında, İmam-ı A'zam ile İmam-ı Ebu Yusuf'un ikisine birden verilen isim."

ŞEYHEM : Ottoman Turkish

(C.: şeyâhim) Erkek kirpi

ŞEYHEYN : Ottoman Turkish

(Bak: şeyhan)

ŞEYHUHET : Ottoman Turkish

(Şihet-Şeyhuhiyet) İhtiyarlık, yaşlılık

ŞEYLEM : Ottoman Turkish

Sarhoşluk veren ve bazan buğdayların arasında çıkan siyah bir tohum

ŞEYM : Ottoman Turkish

Çok soğuk su. * Kılıç çıkarmak. * Kınına sokmak

ŞEYN : Ottoman Turkish

Kusur, ayıp, noksan, kabahat. Yaramaz şey

ŞEYT : Ottoman Turkish

Helâk olmak, mahvolmak. * Yanmak. * Kaynamak

ŞEYTAN : Ottoman Turkish

"İblis. (Cenab-ı Hakk'ın emrine isyan ettiğinden rahmetinden kovulmuş, şerleri ve muzır şeyleri temsil eder ve ateşten yaratılmıştır. Bütün melekler Cenab-ı Hakk'ın emriyle Hazret-i Âdem'e secde ettiği halde Şeytan: ""O, topraktan yaratılmıştır, ben ateşten yaratıldım. Ben ondan daha kıymetli ve yükseğim"" diye kibirlenerek, Cenab-ı Hakk'ın emrine karşı gelmiş ve Hazret-i Âdem'e secde etmediğinden, Allah'ın rahmetinden kovulmuştur.(Melâikelere şeytanlar musallat olmadıkları için, terakkiyatları yoktur. Makamları sâbittir, tebeddül etmez. Keza, hayvânâtın dahi, şeytanlar musallat olmadıkları için, mertebeleri sâbittir, nâkıstır. Alem-i insaniyette, ise; merâtib-i terakkiyât ve tedenniyât, nihayetsizdir. Nemrutlardan, firavunlardan tut, tâ sıddıkin-i evliya ve enbiyaya kadar gâyet uzun bir mesâfe-i terakki var.İşte kömür gibi olan ervâh-ı sâfileyi, elmas gibi olan ervâh-ı âliyeden temyiz ve tefrik için, şeytanların hilkatiyle ve sırr-ı teklif ve ba's-i enbiya ile, bir meydan-ı imtihan ve tecrübe ve cihad ve müsabaka açılmış. Eğer mücahede ve müsabaka olmasaydı, mâden-i insaniyyetteki elmas ve kömür hükmünde olan istidatlar, beraber kalacaktı. Alâ-yı illiyindeki Ebu Bekir-is Sıddık'ın ruhu, esfel-i sâfilindeki Ebu Cehil'in ruhuyla bir seviyede kalacaktı. Demek şeyatin ve şerlerin yaratılması, büyük ve küllî neticeye baktığı için, icadları şer değil, çirkin değil; belki su-i istimalâttan ve kesb denilen mübaşeret-i hususiyeden gelen şerler, çirkinlikler, kesb-i insana aittir, icad-ı İlâhîye ait değildir. M.)Bu mevzuya dair tafsilât: Risale-i Nur Külliyatından ""Lem'alar"" adlı eserin
Lem'asındadır."

ŞEYTANET : Ottoman Turkish

Şeytanlık. Aldatıcılık. Kurnazlık, hilekârlık

ŞEYTANÎ : Ottoman Turkish

Şeytanla alâkalı. Şeytana yaraşır

ŞEYTANÎ PİŞE : Ottoman Turkish

f. Şeytanın yolu. Şeytana ait meşguliyet