Ottoman Turkish
ŞİR : Ottoman Turkish
f. Aslan. * Süt
ŞİR'A : Ottoman Turkish
(Şeria-Meşrea) Lügat mânası, bir ırmak veya herhangi bir su menbaından su içmek veya almak için girilen yol demektir. Bunda insanların, hayat-ı ebediye ve saadet-i hakikiyeye vusulü için Allah'ın vaz' u teklif ettiği ahkâm-ı mahsusaya ve mezheb-i müstakime bil'istiare ıtlak edilmiştir ki, din demektir. Ya kapalı bir şeyi yarıp açmak ve beyan etmek mânasına şer' mastarından veya birşeye duhul manasına şurû'dan alınmıştır. (E.T.) (Bak: Şeriat)
ŞİR-İ JİYAN : Ottoman Turkish
Kükremiş aslan. (Bak: Jiyan)
ŞİR-İ MÂDER : Ottoman Turkish
Ana sütü
ŞİR-İ YEZDAN : Ottoman Turkish
Hazret-i Ali Radiyallahu Anh'ın bir ismi. Allah'ın Aslanı
ŞİRA : Ottoman Turkish
Satın alma, satın alınma
ŞİRA' : Ottoman Turkish
Yelken. Gemi yelkeni
ŞİRAD (ŞÜRUD) : Ottoman Turkish
Dağılmak. * Kaçmak
ŞİRAK : Ottoman Turkish
(C.: Şürük) Nalbant kayışı
ŞİRAN : Ottoman Turkish
f. (Şir. C.) Aslanlar
ŞİRANE : Ottoman Turkish
f. Aslanca, gazanferâne
ŞİRAR : Ottoman Turkish
Ateş kıvılcımları. * Şerirler. Şerli kimseler
ŞİRAT : Ottoman Turkish
Neşter
ŞİRAZ : Ottoman Turkish
Süzülmüş yoğurt
ŞİRAZE : Ottoman Turkish
f. Kitap ciltlerinin iki ucuna konulan ve yaprakları muntazam tutan, ibrişimden örülmüş ince şerit. * Pehlivan kispetinin paçası. * Mc: Düzen, nizam, esas
ŞİRAZE-BEND : Ottoman Turkish
f. Şiraze bağlayan. * Düzenleyen, tanzim eden, düzen veren
ŞİRB : Ottoman Turkish
(Şürb) İçme veya içirme nöbeti. İçmek
ŞİRCENG : Ottoman Turkish
f. Arslan gibi savaşan
ŞİRDAH : Ottoman Turkish
Büyük ayaklı
ŞİRDİL : Ottoman Turkish
(C.: Şirdilân) f. Aslan yürekli. Cesaretli. Cesur
ŞİRE : Ottoman Turkish
f. Süt. * Şıra
ŞİREC : Ottoman Turkish
Şırılgan yağı. * Üzüm suyu. Şira
ŞİRHAR : Ottoman Turkish
"f. Tar: Acemiliğe alınmayan veya sayısı beşten az olan esirlerden bir kısmı. Pencik kanuni hükümlerine göre esirler: Şirhâr, beççe, gulamçe, gulâm, sakallı ve pir olmak üzere sınıflara ayrılır ve bu tertibe göre vergiye tâbi tutulurdu. Üç yaşına kadar olan çocuklara, süt emen mânâsına gelen şirhâr; üç yaşından sekiz yaşına kadar olanlara, yavru demek olan beççe; sekizle oniki yaşındakilere gülâmçe; büluğa erenlere gulâm; epeyce traşı gelenlere sakallı; yaşlılara da pir denilirdi. (O.T.D.S.)"
ŞİRİN : Ottoman Turkish
f. Tatlı. Sevimli. Cana yakın
ŞİRİN-CEMAL : Ottoman Turkish
f. Sevimli yüzlü
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani