Ottoman Turkish
ŞÜCNE : Ottoman Turkish
Sıklığından birbirine girmiş ağaçların damarları
ŞÜCUB : Ottoman Turkish
Ev içinde olan direk
ŞÜCUN : Ottoman Turkish
Ağaç dalları. * Füruât, teferruat
ŞÜCUR : Ottoman Turkish
Muhtelif ve çeşitli olmak
ŞÜD : Ottoman Turkish
"f. Geçti, gitti; gidiş, gitme. Oldu, olma. Amed şüd $
Geldi gitti."
ŞÜDUN : Ottoman Turkish
Kavi ve kuvvetli olmak. * Terbiyeden müstağni olmak
ŞÜF'A : Ottoman Turkish
Bir malı müşteriye, mal olduğu fiata satmak. * Huk: Satılmakta olan bir yerde hissesi bulunan veya oraya bitişik komşu olanın satılan şeyi almakta birinci derecede hakkı olması. Şüf'a sahibi kendinden habersiz satılan şeyi, dava ederse, bedelini ödeyerek müşteriden geri alabilir. (H.L.)
ŞÜFAFE : Ottoman Turkish
Kap dibinde kalan su
ŞÜFEA' : Ottoman Turkish
(Şefi'. C.) Şefaatçiler. Şefaat edenler, bir suçun bağışlanması için aracılık yapanlar
ŞÜFR : Ottoman Turkish
(C.: Eşfâr) Kirpiğin bittiği yer. * Her şeyin kenarı
ŞÜFRE (ŞEFRE) : Ottoman Turkish
(C.: Eşfâr) Yassı büyük bıçak. * Gön ve sahtiyan kestikleri bıçkı. * Kılıç ağızı. * Kirpik biten yer
ŞÜFUF : Ottoman Turkish
Zayıf olmak
ŞÜFUN : Ottoman Turkish
Göz ucuyla bakmak
ŞÜGUR : Ottoman Turkish
Yükseltmek. * Hâli etmek, boşaltmak
ŞÜGÜL : Ottoman Turkish
(C.: Eşgâl) Meşgul ve gafil olmak. Gaflette bulunmak
ŞÜHBE : Ottoman Turkish
Siyaha galip olan beyazlık
ŞÜHEDA : Ottoman Turkish
(şâhid ve şehid. C.) şâhidler. * şehidler. (Bak: şehid)
ŞÜHRE : Ottoman Turkish
Zahir ve vâzıh olmak. Görünmek. Açık olmak
ŞÜHUB : Ottoman Turkish
Mütegayyer olmak, değişmek
ŞÜHUD : Ottoman Turkish
şâhidler. * Görme, şahid olma. * Müşahede etme. * Görünecek halde şekillenme
ŞÜHUDÎ : Ottoman Turkish
Keşfe ve görmeğe dair. Görünebilir olana ait ve mensub. (Ehl-i şuhud dediğimizden maksad Evliyâullahtır. Zira velâyet sâhibi, avâmın itikad ettiği şeyleri gözle müşahede ediyor. M.N.)
ŞÜHUR : Ottoman Turkish
(şehr. C.) Aylar. 30 günlük müddetler
ŞÜHUR-U SELÂSE : Ottoman Turkish
Arabî üç aylar. Receb, Şaban ve Ramazan ayları
ŞÜHUS : Ottoman Turkish
Yüksek olmak. * Bir yerden bir yere gitmek. * Gözünü bir yere dikip hareket ettirmeden ve kapağını açıp yummadan durmak. * Bir hâdisenin meydana gelmesinden dolayı acı çekip kararsız olmak
ŞÜHÜB : Ottoman Turkish
(Şihâb. C.) Kıvılcımlar
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani