Ottoman Turkish
Ottoman Turkish
ŞARLATAN : Ottoman Turkish
yalancı, aldatan, yüksekten atan
ŞART : Ottoman Turkish
mutlaka gerekli olan, durum, yemin
ŞARTİYE : Ottoman Turkish
şart olan
ŞATÂHAT : Ottoman Turkish
mânevî sarhoşluk hâlindeyken söylenen dengesiz sözler
ŞAVK : Ottoman Turkish
ışık, parıltı
ŞAŞ : Ottoman Turkish
şaşı
ŞEB : Ottoman Turkish
gece
ŞEBAB : Ottoman Turkish
genç
ŞEBABET : Ottoman Turkish
gençlik
ŞEBABİYET : Ottoman Turkish
gençlik, tazelik
ŞEBEKE : Ottoman Turkish
örgülenmiş, örgüt
ŞEBİH : Ottoman Turkish
enzer
ŞEBNEM : Ottoman Turkish
çiy, nem
ŞEBNEMMİSÂL : Ottoman Turkish
çiy gibi
ŞECER : Ottoman Turkish
ağaç
ŞECERE : Ottoman Turkish
ağaç, soy ağacı
ŞECÂAT : Ottoman Turkish
yiğitlik, öfke duygusunun normal derecesi
ŞECÎ : Ottoman Turkish
yiğit, kahraman
ŞEDDE : Ottoman Turkish
harfi iki kere okutan işaret
ŞEDÂİD : Ottoman Turkish
şiddetliler, şiddetli belâlar
ŞEDÎD : Ottoman Turkish
şiddetli
ŞEDÎDÂNE : Ottoman Turkish
şiddetlice
ŞEF : Ottoman Turkish
çift, baş
ŞEFE : Ottoman Turkish
dudak
ŞEFFAF : Ottoman Turkish
saydam
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani