Ottoman Turkish
BÂKİYÂNE : Ottoman Turkish
f. Bâki olana yakışır surette. Ebediyyete yakışır şekilde. Sonsuzca
BÂKİYÂNE : Ottoman Turkish
akice, sonsuzca
BÂKİYÂT : Ottoman Turkish
Bakiler. Devam edenler. Geri kalanlar
BÂKİYÂT : Ottoman Turkish
aki olanlar, kalıcılar
BÂKİYÂT-I SÂLİHÂT : Ottoman Turkish
İnd-i İlahîde ecr-i sâliha. Bâki olan sâlih ameller. * Elhamdülillah, Sübhanallah ve Allahuekber gibi kudsî kelâmlar
BÂKÎ : Ottoman Turkish
Ağlayan
BÂKÎ : Ottoman Turkish
sonsuz, kalıcı
BÂL : Ottoman Turkish
f. Kanat. * Kol, pazu. * Kol, cenah.* Üst, yukarı. * Boybos, endam
BÂLİGA : Ottoman Turkish
Koyun ve keçi ayağı
BÂLİĞ : Ottoman Turkish
f. Boynuzdan yapılan kadeh
BÂLİĞ : Ottoman Turkish
ulaşan, olgunlaşmış, yetişmiş, erişmiş
BÂLÂ : Ottoman Turkish
f. Yüksek. Yukarı. Yüce. Yüksek kat
BÂLÂ : Ottoman Turkish
yüksek, yüce
BÂLÂ-BÜLEND : Ottoman Turkish
f. Uzun boylu
BÂLÂ-YI BÜLEND : Ottoman Turkish
Uzun boy
BÂLÂDEST : Ottoman Turkish
f. Galip, eli üstün
BÂLÂDESTÎ : Ottoman Turkish
f. El üstünlüğü, galibiyet. * Zulüm
BÂLÂHİMMET : Ottoman Turkish
f. Himmeti fazla olan kimse
BÂLÂHÂN : Ottoman Turkish
f. Birşeyi ifrat derecede yüksek gösteren
BÂLÂHÂNE : Ottoman Turkish
f. Çatı, evin en üst tarafı. Tavan arası
BÂLÂHÂNÎ : Ottoman Turkish
f. Bir şeyi aşırı derecede yüksek gösterme, abartma, şişirme
BÂLÂKAMET : Ottoman Turkish
f. Yüksek boy. * Yüksek şeref
BÂLÂPERVAZÂNE : Ottoman Turkish
yüksekten uçarcasına
BÂLÛ : Ottoman Turkish
f. Ana baba bir olan kardeş. * Siğil, sivilce
BÂLÛAT : Ottoman Turkish
Su dökecek çukur. * Lağım kuyusu
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani