Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
BÂNÎ : Ottoman Turkish

ina eden, kuran, yapan

BÂNÛ : Ottoman Turkish

f. Kadın, hatun, hanım. * Gelin. * Gülsuyu gibi şeylerin şişeleri

BÂNÛ-Yİ MISIR : Ottoman Turkish

Zeliha

BÂR : Ottoman Turkish

"f. Ek olup ""saçan, yağdıran, döken, ışık veren"" gibi mânâda kelimeler teşkil edilir. Meselâ: Ateşbâr
Ateş saçan. Ateş yağdıran."

BÂR : Ottoman Turkish

yük, pas

BÂR-I DİL : Ottoman Turkish

Gönül yükü, elem, keder, gam, hüzün

BÂR-I GİRÂN : Ottoman Turkish

Ağır yük

BÂR-I MİHNET : Ottoman Turkish

Eziyet. * Elem yükü

BÂR-I SAKİL : Ottoman Turkish

Ağır yük

BÂREKALLAH : Ottoman Turkish

Allah hayırlı ve mübarek etsin

BÂREKTE : Ottoman Turkish

sen mübarek eyledin

BÂRGÂH : Ottoman Turkish

izinle girilebilecek yüce makam

BÂRİ : Ottoman Turkish

hiç olmazsa, hele

BÂRİD : Ottoman Turkish

soğuk

BÂRİDÂNE : Ottoman Turkish

soğukça

BÂRİGÂH : Ottoman Turkish

izinle girilebilecek yüce makam

BÂRİKA : Ottoman Turkish

(C: Berâik) Üzerine biraz yağ dökülmüş olan süt. * (C.: Bevârık) Parıltı. Parıldayan

BÂRİKA : Ottoman Turkish

şimşek

BÂRİKA-İ HAKİKAT : Ottoman Turkish

Hakikatın parıltısı ve parlaklığı. Hakikat nuru

BÂRİKA-ÂSÂ : Ottoman Turkish

şimşek gibi

BÂRİKAÂSÂ : Ottoman Turkish

şimşek gibi

BÂRİZ : Ottoman Turkish

meydanda, açık

BÂRİŞ : Ottoman Turkish

f. Yağmur. * Sağnak

BÂRÂN : Ottoman Turkish

f. Yağmur. Rahmet

BÂRÂN : Ottoman Turkish

yağmur