Ottoman Turkish
BÂYİ : Ottoman Turkish
satıcı
BÂYİİYYE : Ottoman Turkish
Eskiden pazar kurulan yerlere gönderilen mevad ve eşyadan gümrük ihtisab vergisinin haricinde alınan ikinci vergi
BÂYİKA : Ottoman Turkish
(C.: Bevâyık) Belâ ve şer olan şey, dâhiye
BÂYİN : Ottoman Turkish
aralayıcı, ayırıcı
BÂYİSTE : Ottoman Turkish
f. Zaruri, lâzım, gerekli
BÂZ : Ottoman Turkish
f. Doğan. Yırtıcı kuş. Av kuşu. * Açık. * Ayırma. Temyiz etme. * İniş
BÂZ : Ottoman Turkish
oynayan, yapan
BÂZ-BAN : Ottoman Turkish
f. Kuşçu. Doğancı
BÂZ-DÂR : Ottoman Turkish
f. Kuşçu, avcı, doğancı
BÂZ-UL EŞHEB : Ottoman Turkish
Akdoğan. * Abdulkadir-i Geylâni Hazretlerinin bir nâmı
BÂZEK : Ottoman Turkish
f. Küçük doğan (kuş)
BÂZERGANÎ : Ottoman Turkish
f. Tüccarlık, tâcirlik
BÂZERGÂN : Ottoman Turkish
f. Tüccar, alış veriş eden esnaf. * Bezirgan.* Ağa makamındaki yahudilere verilen isim
BÂZİ : Ottoman Turkish
f. Oyun. Eğlence
BÂZİG : Ottoman Turkish
Ortak, şerik
BÂZİYET : Ottoman Turkish
azenlik, bazılık
BÂZİÇE : Ottoman Turkish
f. Oyuncak, eğlence. Mel'abe
BÂZU : Ottoman Turkish
f. Kolun omuz ile dirsek arasında kalan kısmı, pazu. Adud. * Mc: Güç, kuvvet ve istidat
BÂZUBEND : Ottoman Turkish
f. Pazvand. Kola bağlanan duâlı kağıt
BÂZUDİRÂZ : Ottoman Turkish
f. Kolu uzun olan. * Nüfuzlu, sözü geçer. * Müdahaleci. * Zâlim, zulmeden
BÂZÎÇE : Ottoman Turkish
oyuncak, eğlence
BÂÂSÂM : Ottoman Turkish
günahlarla
BÂĞİYÂNE : Ottoman Turkish
azgınca
BÂĞÎ : Ottoman Turkish
azgın, yoldan çıkmış
BÂŞE-İ FELEK : Ottoman Turkish
Nesr-i Tâir ve Vâki adı verilen iki yıldız
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani