Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
BÜHMÂ : Ottoman Turkish

Dikenli ağaç

BÜHR : Ottoman Turkish

Galip olmak. * Yürümekten nefesini tez tez verip solumak

BÜHRE : Ottoman Turkish

Geniş yer, büyük mekân. * Kesik kesik soluyuş. * Dere içindeki sazlık ve çayırlık

BÜHSUL : Ottoman Turkish

İri gövdeli kimse

BÜHT : Ottoman Turkish

İftira, isnad edilen yalan. * Bir seyyarenin bir günlük hareketi

BÜHTAN : Ottoman Turkish

İftira. Birisine yalandan bir şey isnad etme. Birisini suçlu gösterme. * Dalgınlık. * Medhûş ve mütehayyir olma

BÜHTÂN : Ottoman Turkish

iftira

BÜHTÜR(E) : Ottoman Turkish

Bodur, kısa boylu

BÜHUR : Ottoman Turkish

Büyük emir

BÜHÜT : Ottoman Turkish

(Behût. C.) İşitenleri hayrete düşürecek kadar olan iftira ve yalanlar

BÜHÜVV : Ottoman Turkish

(Behv. C.) Misafirlere mahsus odalar. * Hayvanlar için yerin altına yapılmış ahırlar

BÜJHAN : Ottoman Turkish

f. Gıpta etme, imrenme

BÜJMEJE : Ottoman Turkish

f. Kaya keleri, kertenkele

BÜJUL : Ottoman Turkish

"f. Aşık kemiği; topuk kemiği."

BÜKMÂ : Ottoman Turkish

(Ebkem. C.) Dilsizler. Ebkemler

BÜKRE : Ottoman Turkish

Erken. Sabah vakti

BÜKSE : Ottoman Turkish

Kiremit parçası. * Saksı

BÜKY : Ottoman Turkish

Ağlayıcılar, ağlıyanlar

BÜKÂ : Ottoman Turkish

Ağlama

BÜKÂ : Ottoman Turkish

ağlama

BÜKÂ-ENGİZ : Ottoman Turkish

f. Ağlatıcı. Gözyaşı döktürücü

BÜKÂ-Yİ SÜRÛR : Ottoman Turkish

Sevinçten dolayı akan gözyaşı

BÜKÂ-ÂLÛD : Ottoman Turkish

f. Ağlatıcı, gözyaşı döktürücü

BÜKÂT : Ottoman Turkish

Ağlayanlar

BÜL'A : Ottoman Turkish

Değirmen taşının tane dökülecek yeri