Ottoman Turkish
BÜRHAN-I SÂTI' : Ottoman Turkish
Aşikâr, şeksiz ve şüphesiz, parlak delil. (Bak: Sâtı')
BÜRHANÎ : Ottoman Turkish
delil cinsinden
BÜRHE : Ottoman Turkish
Zaman, an, müddet
BÜRHİN : Ottoman Turkish
Zahmet, güçlük, zorluk
BÜRHUN : Ottoman Turkish
f. Duvar. Kemer. * Çember, daire. * Hâne, ev ve kale kapısı. * Mâni, engel, çit. Avlu
BÜRİD : Ottoman Turkish
Oniki mil
BÜRİDE : Ottoman Turkish
f. Kesilmiş.,
BÜRİDE-SER : Ottoman Turkish
f. Başı kesik
BÜRİN : Ottoman Turkish
f. Dilim (Daha çok meyveler için kullanılır.)
BÜRKA : Ottoman Turkish
(C.: Birak) Taşlık yer
BÜRKA' : Ottoman Turkish
Kadınların örtündükleri yaşmak, peçe
BÜRKAN : Ottoman Turkish
Yanardağ, volkan, lavlar saçan dağ
BÜRKE : Ottoman Turkish
Martı. * Kurbağa. * Havuz. * Küçük göl
BÜRME : Ottoman Turkish
(C.: Birem-Birâm) Çömlek yapımında kullanılan yumuşak taş. * Çömlek. * Baş örtüsü
BÜRNA(H) : Ottoman Turkish
f. Yiğit, delikanlı, genç
BÜRNAK : Ottoman Turkish
f. Delikanlı, yiğit, genç
BÜRNÜS : Ottoman Turkish
(C.: Berânis) Bir uzun takke. (İbtidâ-i İslâm'da ruhbanlar giyerlerdi.)
BÜROKRASİ : Ottoman Turkish
"Fr. Hükûmet dairelerinde aşırı kırtasiyecilik, muamele çokluğu. İşlerin yürütülmesinde şekilciliğin ve idarî işlemlerin ağır basması hâli. Devlet görevlilerinden meydana gelen zümre veya sınıf. Memurlar sınıfı. Bürokrasi, her çeşit rejimde tahakküm vasıtası olmaktadır. Oysa İslâmiyet'te devlet makamları tahakküm değil, hizmet makamıdır. Devlet görevlileri müslüman halkın hizmetindedir, kendileri saygı beklemez, saygılı davranır. Kimseye tahakküm edemez. Çünkü Allah'ın emirlerine uymak zorundadır. Hazreti Ömer (RA), devlet başkanı olunca ""Allah'ın emirlerinin dışına çıkarsam, beni kılıçlarınızla doğrultun"" demekle bunun örneğini vermiştir. Zulüm ve tahakkümü kaldırarak adaleti getirmiştir. Gerçek adalet ve hürriyet ancak İslâm'da vardır."
BÜROKRAT : Ottoman Turkish
Fr. Memur sınıfından olan. * Devlet işlerinde muamelelerde şekle aşırı ehemmiyet veren
BÜRR : Ottoman Turkish
Buğday
BÜRRAN : Ottoman Turkish
f. Keskin, kesici
BÜRS : Ottoman Turkish
Ardıç ağacının meyvesi
BÜRSAN : Ottoman Turkish
f. Ejderha, büyük yılan
BÜRSUTE : Ottoman Turkish
Tehlikeli yer
BÜRSÜN : Ottoman Turkish
(C.: Berâsin) İnsan eli. * Vahşi hayvanların pençesi. * Develere vurulan bir nevi damga
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani