Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
CALİ' : Ottoman Turkish

Açık-saçık kadın. Hayasız kadın. * Utanmaz, utanması kıt olan adam

CALİB : Ottoman Turkish

Çekici. Celbedici. Kendi tarafına çekip getirici olan

CALİF : Ottoman Turkish

Deri soyan, kabuk soyan

CALİFE : Ottoman Turkish

Deri ile eti birlikte koparan yara

CALİNOS : Ottoman Turkish

(Kalinos) yun. İlk devirlerde yaşamış olan bir Yunan Filozofunun adı

CALİS : Ottoman Turkish

(C.: Cüllâs) Oturan, oturucu, cülûs eden. Tahta çıkan

CALİZ : Ottoman Turkish

f. Sebze bahçesi, bostan. Kavun karpuz tarlası

CALÛT : Ottoman Turkish

(Bak: Yûşâ A.S.)

CAM : Ottoman Turkish

f. Cam, şişe, bardak, sırça

CAM-I GEVHERÎ : Ottoman Turkish

Billur kadeh

CAM-I MEMLÛ : Ottoman Turkish

Dolu kadeh

CAM-I SEHER : Ottoman Turkish

Güneş, şems

CAM-I SİM : Ottoman Turkish

Sevgilinin çenesi

CAM-I TEHÎ : Ottoman Turkish

Boş kadeh

CAM-I ZERRİN : Ottoman Turkish

f. Altın kadeh. * Tas: Allah âşıkının kalbi. * Bir kasaba adı. * Bir şarab adı

CAME : Ottoman Turkish

f. Evde giyilen bol elbise. Elbise, çamaşır. Sevb, libas

CAME-DUZ : Ottoman Turkish

Terzi, elbise diken

CAME-GÎ : Ottoman Turkish

f. Hâdim ve hizmetçilere verilen ücret ve elbise parası. * Tüfek fitili. * Elbiselik kumaş.* Hizmetkâr, hademe, hâdim

CAME-İ FENA : Ottoman Turkish

Kefen

CAME-İ HASSA : Ottoman Turkish

Tar: Osmanlı padişahlarının verdikleri elbiselik kumaşlar

CAME-İ HAYAT : Ottoman Turkish

Hayat elbisesi, ömür

CAME-İ NEVRUZÎ : Ottoman Turkish

Rengârenk elbise. * Bahar geldiğinde açan çeşitli çiçekler

CAME-İ ÎDÎ : Ottoman Turkish

Bahar çiçekleri. Kırmızı renkli elbise. * Bayram elbisesi

CAMEDAR : Ottoman Turkish

f. Elbiseyi muhafaza eden kimse. * Vestiyer

CAMEHAB : Ottoman Turkish

f. Yatak