Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
CARİYE : Ottoman Turkish

Geçer olan, akıcı olan. Seyreden giden. * Güneş, şems. * Gemi. * Cenab-ı Hakk'ın in'âm eylediği rızık ve nimet. * Genç ve iyi hizmet eden kadın. Muharebede İslâm düşmanlarından esir edilen kadın hizmetçi

CARR : Ottoman Turkish

Çeken, çekici. Sürükleyici. * Harf-ı cer

CARRE : Ottoman Turkish

Komşu kadını. * Yularından çekilen deve

CARUD : Ottoman Turkish

Nasrani rüesasından olup Şam'ın da reislerindendi. Kitablarında Hz. Peygamber'in (A.S.M.) vasıflarını görüp imân edenlerdendir. Asr-ı Saâdetten önce yaşamıştır

CARÛ(B) : Ottoman Turkish

f. Süpürge

CARÛR : Ottoman Turkish

Sel arkı

CARÛRE : Ottoman Turkish

Kapı ökçesinin yeri

CARŞEB : Ottoman Turkish

f. Çarşaf, cilbab

CASELİK : Ottoman Turkish

Katolik. Başpiskopos, başpapaz, büyük papaz, patrik

CASİM : Ottoman Turkish

Şam diyarında bir köyün adı

CASİR : Ottoman Turkish

(Cesaret. den) Cesaret eden, cesur, cesaretli

CASİYE : Ottoman Turkish

Diz çökmüş.* Topluluk, cemaat. * Yığın, taş yığını

CASLİK : Ottoman Turkish

(Cesâlik) Nasrâniler hakîmi. * Çokluk, kesret

CASS : Ottoman Turkish

Alçı taşı. * Kireç

CASSAS : Ottoman Turkish

Sıvacı, kireççi

CAST : Ottoman Turkish

f. Üzüm teknesi. Üzümün sıkıldığı yer

CASUS : Ottoman Turkish

Karpuz

CASÛM : Ottoman Turkish

Korkulu rü'ya, kâbus

CAUB : Ottoman Turkish

Kısa adam

CAVERS : Ottoman Turkish

Buğdaylar arasında biten bir cins sarı darı

CAY-BAŞ : Ottoman Turkish

f. İkâmet yeri, oda, ev. Yurt, mekân, mesken

CAY-GİR : Ottoman Turkish

f. Yerleşen, yer tutan, yerleşmiş

CAY-GÂH : Ottoman Turkish

f. Mevki, makam, rütbe. * Yer, mekân

CAY-MEND : Ottoman Turkish

f. Yerinden kalkmayan, üşenen, tenbel. Rahatını bozmayan

CAY-NİŞİN : Ottoman Turkish

f. Yer tutan. Birinin yerine geçen