Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
CEFH : Ottoman Turkish

Fahirlenmek, mütekebbirlenmek, gururlanmak, kibirlenmek

CEFİF : Ottoman Turkish

Kuru, kurumuş

CEFİR : Ottoman Turkish

Ok koyulan kap, mahfaza

CEFL : Ottoman Turkish

Yağmuru yağmış bulut

CEFLA : Ottoman Turkish

Umumi ziyafet

CEFN : Ottoman Turkish

Göz kapağı. * Asma çubuğu. * Bıçak ve kılıç kını

CEFNAK : Ottoman Turkish

Gözleri büyük, rengi sarıya yakın bir kuşun adı

CEFNE : Ottoman Turkish

(C.: Cifân) Su kabı, tekne, teşt. Büyük çanak

CEFNE : Ottoman Turkish

üyük su kabı

CEFR : Ottoman Turkish

Dört aylık keçi oğlağı. * Geniş ve örülmemiş kuyu. (Bak: Cifr)

CEFV : Ottoman Turkish

Kaba muâmele

CEFVE : Ottoman Turkish

Cefa, azar

CEFVET : Ottoman Turkish

Nezaketsizlik, kabalık, saygısızlık

CEFÂ : Ottoman Turkish

eziyet

CEFÂKÂR : Ottoman Turkish

eziyet çeken

CEHABİZE : Ottoman Turkish

Hakikatlerden, gerçeklerden haberi olanlar

CEHAD : Ottoman Turkish

Nimet az olmak. * Ot uzamayıp kalmak. * Su az olmak

CEHADET : Ottoman Turkish

Tezlik, acelecilik

CEHALET : Ottoman Turkish

Bilmezlik, nâdanlık, ilimden ve her nevi müsbet mâlûmatdan habersiz olma. Cahillik

CEHAM : Ottoman Turkish

Yağmur vermeyen bulut

CEHAMET (CÜHUMET) : Ottoman Turkish

Yüz pörtümek, donuk yüzlü olmak

CEHAN : Ottoman Turkish

f. Cihân, dünya, küre-i arz, arz. * Sıçrayan, fırlayan, acele ve çabuk hareket eden

CEHARET : Ottoman Turkish

Sesin yüksek olması. Ses yüksekliği

CEHBEZ : Ottoman Turkish

(C.: Cehâbize) Basiretli, ileri görüşlü kimse

CEHCEHE : Ottoman Turkish

Çağırmak. * Irak etmek, uzaklaştırmak