Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
CELİD : Ottoman Turkish

Fazla celâdetli, bahadır. * Rutûbetli, kırağı, çiğ. * Buz

CELİL : Ottoman Turkish

Celâlet ve celâdet sâhibi. Azîm, mertebesi yüksek

CELİL-ÜŞ-ŞÂN : Ottoman Turkish

şan ve şerefi pek büyük

CELİS : Ottoman Turkish

Galiz, kaba nesne. Büyük ve sağlam olan şey

CELİYYAT : Ottoman Turkish

(Celi. C.) Aşikâr, açık, aleni, meydandaki şeyler

CELL : Ottoman Turkish

(C.: Cülûl) Yerden birşey toplamak. * Gemi yelkeni.* Yaşlı olmak. * Kadr ve mertebesi büyük olmak. * Celil, büyük, ulu

CELLAD : Ottoman Turkish

İdama mahkûm olanları idam etmeğe vazifeli olan adam. * Mc: Merhametsiz

CELLALE : Ottoman Turkish

Necaset yiyen sığır

CELLE : Ottoman Turkish

"""Celil oldu, celil olsun"" meâlinde ve Celle Celâluhu diye, Allah İsm-i Celali işitildiği veya anıldığı anda, tâzim makamında söylenir."

CELLE : Ottoman Turkish

" ""yüce ve aziz oldu"" mânâsında söylenir."

CELLÂD : Ottoman Turkish

ölüm cezası verilenleri öldüren kişi

CELM : Ottoman Turkish

Kesmek, kat'etmek. * Ululuk, büyüklük

CELMED : Ottoman Turkish

Kaya. Taş

CELSE : Ottoman Turkish

Bir meclis veya mahkeme hey'etinin toplanmalarından tâtile kadar olan müzakere müddeti. * Bir def'a akd-i meclis etmek. Oturuş, bir def'a oturmak. * Fık: İki secde arasında bir def'a $ diyecek kadar oturmak

CELSE : Ottoman Turkish

oturum

CELSE-İ ALENİYYE : Ottoman Turkish

Açık oturum

CELU : Ottoman Turkish

f. Şakacı, lâtifeci kimse. * Kebap şişi

CELVET : Ottoman Turkish

Yerini, yurdunu terketme. * Tas: Abdin fenâfillah olup halvetten ayrılması

CELVETİYE : Ottoman Turkish

Eskiden mevcud bir tarikat ismi

CELZ : Ottoman Turkish

Seyretmek

CELÂ : Ottoman Turkish

Parlak, ruşen. Zâhir, açık

CELÂ' : Ottoman Turkish

Gurbete düşmek, memleketinden ayrı olmak. Şehrinden ve meskeninden çıkmak. * Başkalarını çıkarmak. * Açık haber. * Ruşen olmak, parlamak

CELÂ-YI VATAN : Ottoman Turkish

Doğduğu yerden ayrılma

CELÂDET : Ottoman Turkish

ululara karşı gösterilen cesaret

CELÂL : Ottoman Turkish

sonsuz azamet ve kibriya, büyüklük ve ululuk