Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
CEMEDÎ : Ottoman Turkish

(Cemed. den) Buz gibi, çok soğuk, bârid

CEMEL : Ottoman Turkish

Erkek deve. İbil

CEMEL : Ottoman Turkish

deve

CEMEL VAK'ASI : Ottoman Turkish

"Müslümanlar arasında vuku bulan elem verici ilk muharebedir. Peygamber Efendimizin (A.S.M.) Zevcesi Hz. Aişe (R.A.) ile Aşere-i Mübeşşereden Talha ve Zübeyr'in (R.A.) Hz. Ali'ye (R.A.) karşı kıyamlarından doğmuştur. Bu harpte Hz. Aişe ile Talha ve Zübeyr'in maiyetinde otuzbin; ve Hz. Ali'nin refakatinde yirmibin kişi olduğu hâlde karşı karşıya gelinmiş ve muhârebe sonunda her iki taraftan içlerinde sahabeden birçok zatla beraber onbin kişi şehid edilmiştir. Bu muharebede Hz. Talha ve Zübeyr de şehâdete nâil olmuşlardır. Bu muhârebeye Cemel Vak'ası denilmesinin sebebi: Hz. Aişe'nin mahfelini bir deve üzerine koydurarak ve kendisi ve bu mahfelde gayet mestûre bir şekilde oturup harp yerine maiyetindeki sahabelerle beraber gittiği için ve harbin en şiddetlisi bu devenin etrafında meydana geldiği içindir. (Bak: Sahabe)(Hazret-i Ali (R.A.) zamanında başlayan muharebelerin mâhiyeti nedir? Muhariblere ve o harpte ölen ve öldürenlere ne nam verebiliriz?Elcevap: Cemel Vak'ası denilen Hazret-i Ali ile Hazret-i Talha ve Hazret-i Zübeyr ve Aişe-i Sıddıka (Radıyallahü Teâlâ Aleyhim Ecmain) arasında olan muharebe; adâlet-i mahzâ ile, adâlet-i izâfiyenin mücadelesidir. Şöyle ki:Hazret-i Ali, adâlet-i mahzâyı esas edip, Şeyheyn zamanındaki gibi o esas üzerine gitmek için içtihad etmiş. Muârızları ise: Şeyheyn zamanındaki safvet-i İslâmiye adâlet-i mahzâya müsaid idi, fakat mürur-u zamanla İslâmiyetleri zaif muhtelif akvam hayat-ı içtimaiye-i İslâmiye'ye girdikleri için adâlet-i mahzânın tatbikatı çok müşkil olduğundan, ""ehvenüşşerri ihtiyar"" denilen adâlet-i nisbiye esası üzerine içtihad ettiler. Münâkaşa-i içtihadiye siyasete girdiği için, muharebeyi intaç etmiştir. Mâdem sırf ""Lillâh"" için ve İslâmiyet'in menâfii için içtihad edilmiş ve içtihaddan muharebe tevellüd etmiş; elbette hem katil, hem maktûl ikisi de ehl-i Cennettir. İkisi de ehl-i sevaptır diyebiliriz. Her ne kadar Hz. Ali'nin içtihadı musib ve mukabilindekilerin hata ise de, yine azâba müstahak değiller. Çünki: İçtihad eden hakkı bulsa iki sevab var. Bulmazsa, bir nevi ibadet olan içtihad sevabı olarak bir sevab alır. Hatâsından mâzurdur. Bizde gayet meşhur ve sözü hüccet bir zât-ı muhakkik Kürdçe demiş ki: $Yâni: Sahabelerin muharebesinde kıyl ü kal etme. Çünki hem katil ve hem maktûl ikisi de ehl-i Cennettir.Adâlet-i mahzâ ile adâlet-i izafiyenin izâhı şudur ki: $Âyetin mâna-yı işârisiyle; bir masumun hakkı, bütün halk için dahi ibtal edilmez. Bir ferd dahi, umumun selâmeti için fedâ edilmez. Cenâb-ı Hakk'ın nazar-ı merhametinde hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Küçük, büyük için ibtal edilmez. Bir cemaatin selâmeti için bir ferdin rızâsı bulunmadan hayatı ve hakkı fedâ edilmez. Hamiyet namına rızasıyla olsa, o başka mes'eledir.Adâlet-i izâfiye ise, küllün selâmeti için, cüz'ü feda eder. Cemaat için, ferdin hakkını nazara almaz. Ehven-üş-şer diye bir nevi adâlet-i izafiyeyi yapmağa çalışır. Fakat, adâlet-i mahzâ kabil-i tatbik ise, adâlet-i izâfiyeye gidilmez, gidilse zulümdür.İşte İmam-ı Ali Radiyallahü Anh, adâlet-i mahzâyı şeyheyn zamanındaki gibi kabil-i tatbiktir deyip, hilâfet-i İslâmiyeyi o esas üzerine bina ediyordu. Mukabilleri ve muârızları ise, ""Kabil-i tatbik değil, çok müşkilâtı var."" diye adâlet-i izâfiye üzerine içtihad etmişler. Tarihin gösterdiği sâir esbab ise, hakiki sebep değiller, bahanelerdir. M.)"

CEMEN : Ottoman Turkish

f. Çardak

CEMERAT : Ottoman Turkish

(Cemre. C.) Cemreler. Şubat ayında azar azar artan sıcaklıklar

CEMH : Ottoman Turkish

Sür'at yapmak, hız yapmak. * Huruç etmek, çıkmak

CEMİ' : Ottoman Turkish

Cümle, hep, bütün. * Gr: Çokluk bildiren kelime. Çoğul

CEMİAN : Ottoman Turkish

Bütün, hep

CEMİL : Ottoman Turkish

Güzel. * Cenab-ı Hakk'ın isimlerinden biri

CEMİL-İ ALE-L ITLAK : Ottoman Turkish

(Cemil-i alelıtlak) Her cihetle çok güzel ve mükemmel

CEMİL-İ ZÜLCELAL : Ottoman Turkish

Celal sâhibi, cemil olan Cenab-ı Allah (C.C.)

CEMİLE : Ottoman Turkish

Hoşa gitmek için yapılan hareket

CEMİLEKÂR : Ottoman Turkish

f. İyilik sever, güzel ahlâk ve huy sâhibi olan

CEMİR : Ottoman Turkish

Zaman, dehr

CEMİYET : Ottoman Turkish

toplum

CEMİYYET : Ottoman Turkish

cemiyet, toplum, genişlik

CEMİYÂT : Ottoman Turkish

cemiyetler, toplumlar

CEMİŞ : Ottoman Turkish

Saçı yolunmuş. * Ot bitmeyen yer

CEML : Ottoman Turkish

Yağ eritmek

CEMM : Ottoman Turkish

Çokluk. Mecmu. * Kuyuda biriken su. * Hırs ve tama ile mal biriktirmek

CEMM : Ottoman Turkish

çokluk

CEMM-İ GAFİR : Ottoman Turkish

Büyük cemâat, insan kalabalığı. Ekseriyet. * Muhâfızlar

CEMMA : Ottoman Turkish

Boynuzsuz koyun

CEMMAL : Ottoman Turkish

Deveci, deve süren, deve sürücüsü