Ottoman Turkish
AHDAK : Ottoman Turkish
(Hadeka. C.) Göz bebekleri
AHDAN : Ottoman Turkish
(Hıdn. C.) Dostlar, yoldaşlar
AHDAR : Ottoman Turkish
Yeşil, yemyeşil, pek yeşil
AHDAR-I NÂZIR : Ottoman Turkish
Çok yeşil, yemyeşil, tam yeşil
AHDAS : Ottoman Turkish
(Hades. C.) Yeni hâdiseler, fena şeyler. Dertler, musibetler. * Gençler
AHDEB : Ottoman Turkish
Hiç kimsenin fikir ve düşüncesini beğenmeyen, ahmak. * Uzun boylu
AHDEL : Ottoman Turkish
Boynu önüne eğilmiş olan. * Çok eğik olan şey
AHDER : Ottoman Turkish
(C.: Ehadir) Kavi ve galiz olmak. Kaba olmak. * Şaşı adam
AHDERRÎ : Ottoman Turkish
Yabani eşek
AHDES : Ottoman Turkish
Fikirli kişi
AHDET : Ottoman Turkish
(C.: Ahâd) Yağmur yağdıktan sonra yağan yağmur
AHDÎ : Ottoman Turkish
Ahde âid, sözleşmeye dâir
AHEK-İ SİYAH : Ottoman Turkish
Rutubete dayanıklı olan bir cins çimento
AHEK-İ TEFTE : Ottoman Turkish
Sönmemiş kireç
AHEN : Ottoman Turkish
Demir. * Mc: Sert. Zincir. Kılıç
AHEN-BE : Ottoman Turkish
f. Dokunacak bezin veya çulhanın iki yanına konan demirli ağaç. Bu demirli ağaç bezin buruşukluğunu da açar
AHEN-CÂN : Ottoman Turkish
f. Demir canlı. * Katı yürekli. * Sabırlı, tahammüllü
AHEN-DEST : Ottoman Turkish
f. Demir elli, eli demir gibi olan
AHEN-DİL : Ottoman Turkish
f. Demir yürekli, kahraman. * Merhametsiz, acımasız kimse
AHEN-GER : Ottoman Turkish
f. Demirci. Demir yapan veya satan
AHEN-GERÎ : Ottoman Turkish
f. Demircilik
AHEN-KEŞ : Ottoman Turkish
f. Demiri çeken. Mıknatıs
AHEN-PUŞ : Ottoman Turkish
f. Demirler giymiş. Zırh kuşanmış
AHEN-RÜBÂ : Ottoman Turkish
f. Demiri kapan, mıknatıs
AHEN-ÂŞİYÂN : Ottoman Turkish
f. Dikiş yüksüğü
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani