Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
CERÎHA : Ottoman Turkish

yara

CERŞ : Ottoman Turkish

Bir şeyin kabuğunu soyma, bir şeyi kazıma

CESA : Ottoman Turkish

Bir kimsenin elinin, çalışmaktan dolayı iri ve katı olması

CESALE : Ottoman Turkish

Çokluk, kesret

CESAMET : Ottoman Turkish

İrilik. Büyük olma, cesim olma

CESARET : Ottoman Turkish

Cesurluk, yiğitlik, korkusuzluk

CESARET-İ MEDENİYE : Ottoman Turkish

Her türlü baskılara karşı çekinmeden hakikatı söylemek. Müsbet harekette korkmamak. Haklı olduğu bir mes'elede korku göstermemek. İçtimai münasebetlerde girişkenlik

CESASET : Ottoman Turkish

Tecessüs, casusluk. Merak

CESCAS : Ottoman Turkish

Kılı çok olan. * Bir otun adı

CESED : Ottoman Turkish

Ten, gövde, vücut, beden. Ruhsuz vücud

CESED : Ottoman Turkish

ceset, cansız vücut

CESED-İ MİSALÎ : Ottoman Turkish

Misalî ve lâtif bir cesed. Varlığı maddî olmayan fakat cinsinin cesedine benzeyen beden

CESİM : Ottoman Turkish

İri vücudlu. * Kebir. Ehemmiyetli. Büyük

CESİS(E) : Ottoman Turkish

Hurma ağacının yeni çıkan budağı. (Fesîl-ün-nahl derler)

CESK : Ottoman Turkish

f. Mihnet, keder, elem, gam, tasa. * Musibet, belâ, âfet, felâket

CESL : Ottoman Turkish

Kıllı kimse. * Çok nesne, kesir

CESLE : Ottoman Turkish

Kara karınca

CESM : Ottoman Turkish

Devam etmek, mülâzemet

CESR(E) : Ottoman Turkish

Büyük deve

CESS : Ottoman Turkish

Araştırma, tahkik etme, soruşturma. * El ile yoklama. * Yapışmak

CESSAME : Ottoman Turkish

Sefer yapmamış kişi. Seyahat etmemiş kimse

CESSAS : Ottoman Turkish

Kireç ile bina yapan. Badanacı

CESSASE : Ottoman Turkish

Kruvazör, harp gemisi

CESSÂS : Ottoman Turkish

casusluk eden

CEST : Ottoman Turkish

f. Sıçrayış, atlayış