Ottoman Turkish
CEVELÂN : Ottoman Turkish
Dolaşma. Kaynama. Yerinde durmayıp gezme
CEVELÂN : Ottoman Turkish
dolaşma
CEVELÂN-I DEM : Ottoman Turkish
Kanın vücudda dolaşması
CEVELÂNGÂH : Ottoman Turkish
Gezip dolaşılan yer. Cevelân yeri. Tâlim meydanı
CEVF : Ottoman Turkish
Boşluk. Oyuk. Çukur. İç boşluğu. * Orta, yarı. * Kof
CEVF : Ottoman Turkish
oşluk
CEVF-İ LEYL : Ottoman Turkish
Gece yarısı
CEVH : Ottoman Turkish
Ulaşmak. * Bittih-i şamî denilen karpuz
CEVHAN : Ottoman Turkish
Hurma kuruttukları yer
CEVHER : Ottoman Turkish
"Bir şeyin özü, esası. * Kıymetli taş. * Çelik üzerindeki nakış. * Edb: Noktalı harf. * Yalnız noktalı harflerin ebcedîsi hesab edilerek yazılan manzum tarih. * Harflerin noktası. * Fls: Varlığı kendinden olan, var olmak için kendi dışında başka birşeye muhtaç olmayan varlık. Allah'a inanan filozoflar iki çeşit cevher kabul etmişlerdir. Yaratıcı cevher, Allah. Yaratılmış cevher, madde, ruh. Allah'ı cevher olarak vasıflandırmak noksan bir anlayıştır. Çünkü cevher Allah'ın sıfatlarından ""kıyam-ı binefsihi: varlığı kendinden olan"" sıfatını belirtebilir. Allah'ı sıfatları ve isimleriyle tanımak icab eder. Maddeci filozoflar cevher olarak yalnız maddeyi kubul ederler. Oysa madde Allah'ın yarattığı âlemlerden sadece biridir. Fizik ilmi maddenin enerjiye ve enerjinin maddeye dönüştüğünü göstermiştir. Madde de enerji de belli kanunlara bağlıdır. Kanun varsa kanun koyucu da vardır. Madde ve enerjiye hakim olan ve kanunları koyan, madde ve enerjiyi yaratan Allah'dır."
CEVHER : Ottoman Turkish
öz, kıymetli taş, atom
CEVHER-DÂR : Ottoman Turkish
f. Elmaslı. * Noktalı harf. Meselâ: Cim, şın harfleri gibi. * Eskiden kullanılmış tüfeklerden birinin ismi. * Siyah ve beyaz dalgalı, benekli kılıç
CEVHER-İ FERD : Ottoman Turkish
Zerre, en küçük cisim. Atom
CEVHER-İ ULVÎ : Ottoman Turkish
Ateş, nâr. * En yüksek cevher. * Ruh
CEVHERBAHÂ : Ottoman Turkish
mücevher gibi değerli
CEVHERE : Ottoman Turkish
Bir, tek cevher
CEVHERE : Ottoman Turkish
tek cevher
CEVHERÎ : Ottoman Turkish
cevherle ilgili
CEVİ : Ottoman Turkish
f. Akarsu, nehir, dere, çay
CEVİN(E) : Ottoman Turkish
f. Arpadan yapılmış şey. Arpa unu
CEVİR : Ottoman Turkish
(Cevr) Cefa, eziyet, sıkıntı, üzüntü. Zulüm. * Tas: Tarikat adamının ruhen ilerlemesine mâni olan şey
CEVİR : Ottoman Turkish
eziyet
CEVL : Ottoman Turkish
Tavaf etme
CEVLAN : Ottoman Turkish
Şam'da bir dağ
CEVLE : Ottoman Turkish
Dönmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani