Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
CİBİLL : Ottoman Turkish

(C.: Cibillât) Yaratılmak. * İnsanlardan bir grup

CİBİLLEN KESİRA : Ottoman Turkish

Çok insanlar

CİBİLLET : Ottoman Turkish

Huy, fıtrat, yaradılış, tabiat, cibilliyet

CİBİLLİYET : Ottoman Turkish

yaradılış, maya, soyluluk

CİBİLLÎ : Ottoman Turkish

Cibilliyet. Yaratılıştan olan. Asıl maya, huy, tabiat, tıynet

CİBİLLÎ : Ottoman Turkish

yaradılıştan, mayadan, soydan

CİBLET : Ottoman Turkish

Yaratılmak

CİBR : Ottoman Turkish

Az-çok, zorla olgunlaşmak, kemal bulmak

CİBRÎL : Ottoman Turkish

Cebrail aleyhisselâm

CİBS : Ottoman Turkish

Kansız, hissiz. Hayırsız, alçak kimse. * Alçı taşı, kireç

CİBT : Ottoman Turkish

Put, sanem, salib

CİBVE : Ottoman Turkish

Toplamak. Cem'etmek

CİBÂL : Ottoman Turkish

dağlar

CİD : Ottoman Turkish

Gerdan. Süslemeye lâyık boyun. Güzel boyun

CİDAD : Ottoman Turkish

Hurma kesecek vakit

CİDAL : Ottoman Turkish

Sözle mücadele. Ateşli konuşma. Niza. * Muharebe. Cenk. Kavga

CİDALCU : Ottoman Turkish

f. Harpçi. Kavgacı

CİDALE : Ottoman Turkish

(Bak: Cedalet)

CİDAR : Ottoman Turkish

Duvar. * İki yeri birbirinden ayıran zar, perde

CİDAR : Ottoman Turkish

duvar, çeper

CİDD : Ottoman Turkish

Çalışmak. Ciddiyetle yapmak

CİDDEN : Ottoman Turkish

Şaka olmayarak. Gerçekten. Ciddi olarak

CİDDEN : Ottoman Turkish

gerçekten

CİDDİYAT : Ottoman Turkish

Hakiki sözler. Ciddiyetler

CİDDİYET : Ottoman Turkish

Ciddîlik. * Ağırbaşlılık, sakin hâllilik. * Ehemmiyet.(Ahlâk-ı âliyeyi ve yüksek huyları hakikata yapıştıran ve o ahlâkı daima yaşattıran, ciddiyet ile sıdktır. Eğer sıdk kalkıp araya kizb girerse, rüzgârlara oyuncak olan yapraklar gibi, o adam da insanlara oyuncak olur. İ.İ.)